Skandaldan metastaza : O Mecanismo
Brezilya’da, devlete ait en büyükşirket olan petrol üreticisiPetrobras’a 2014 Kasım’ında 300polis ve 50 vergi uzmanıyla yapılan“Oto Yıkama” isimli operasyon,ülke tarihinin rüşvet, yolsuzluk vekara para aklamayı hedef alan enbüyük operasyonuydu. Dünyanındördüncü büyük demokrasisi veyedinci büyük ekonomisi Brezilya’yıtemellerinden sarsan bu operasyon,İşçi Partili Devlet Başkanı DilmaRousseff’in görevden azledilmesininönünü açan süreci başlatırken, eskiDevlet Başkanı Luiz Inacio Lula daSilva’nın da mahkûmiyetine sebepolmuştu.
Aynı zamanda ülkedeki 13 yıllık İşçi Partisi iktidarının son bulmasına da neden olan operasyon, Kolombiyalı ünlü uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ı konu alan Narcos dizisinin yapımcısı José Padilha’nın yönetmenliğinde O Mecanismo (Mekanizma) isimli diziyle ekrana taşındı. Mart ayında sekiz bölümlük ilk sezonu Netflix’de gösterime giren O Mecanismo, yayınlanmasının ardından birçok yeni tartışmayı da beraberinde getirmiş görünüyor.
Modern zamanlarda bir Don Kişot Vladimir Netto’nun Brezilya’da geniş yankı bulan ve Oto Yıkama Operasyonu’nun perde arkasını anlatan kitabı Lava Jato’dan uyarlanan, senaristliğini ise Elena Soarez’in üstlendiği O Mecanismo, merkezinde iki polis dedektifi Marco Ruffo (Selton Mello) ile Verena Cardoni’nin (Caroline Abras) yer aldığı bir suç ve dram dizisi. Tamamen gerçek olaylara dayanan fakat yalnızca isimlerin değiştirildiği dizide, Brezilya’da 2014 Kasım’ında gerçekleşen “Oto Yıkama Operasyonu” (Operação Lava Jato) tüm detaylarıyla ele alınıyor.
2003 yılında, gerçek ismi Alberto Youssef olan Lübnan asıllı Brezilya vatandaşı Roberto İbrahim (Enrique Diaz) isimli bir döviz tüccarının kara para aklamak suçuyla gözaltına alınmasıyla başlayan operasyon, kısa süre içerisinde örtbas edilerek kapatılıyor.
Soruşturmanın başındaki polis dedektifi Marco Ruffo’nun “bipolar bozukluk” teşhisiyle emekli edilerek soruşturmadan el çektirilmesiyle kesintiye uğrayan süreç, Ruffo’nun yardımcısı kadın dedektif Verena Cardoni’nin inatçı uğraşları sayesinde 10 yıl sonra yeniden başlıyor. Roberto İbrahim’e ait bir araç kiralama ve oto yıkama şirketi olan Renacar’a yapılan bir baskın sonrası şirketten çıkan kolilerce belge, ülkede Petrobras (dizideki ismi Petrobrasil), müteahhitler (iş adamları), döviz tüccarları ve siyasetçiler arasında gerçekleşen devasa bir kara para aklama, rüşvet ve yolsuzluk çarkını da ortaya koyuyor.
- “Mekanizma” olarak isimlendirilen bu devasa kirli çarkı çözme uğraşı içindeki dedektif Ruffo, karşı karşıya olduğu gerçeğe dair şu değerlendirmede bulunuyor: “Kanser; vücudumuzdaki hücrelerin büyüme düzensizliğinden kaynaklanan bir hastalık. Kanser vakalarının yüzde 95’i çevresel faktörlerden kaynaklanıyor. Kanser, asıl bulunduğu bölgeden bütün vücuda yayılabilir. Buna metastaz denir. Tüm tedavi yöntemlerine rağmen kanser ayakta kalmak için savaşır. Çoğu zaman da kazanır. Bir hastalığın nasıl ilerleyip nerelere yayılabileceği kesin olarak anlaşılmadığı sürece tedaviyi bulmak imkânsızdır. Görevim bu: mekanizmayı çözmek.” Böylece, basit bir skandal olarak görülen ancak Brezilya toplumu ve devletinin kılcal damarlarına kadar sirayet eden metastazı ortaya çıkarmak, Ruffo’nun asıl işine dönüşüyor.
Ruffo’nun bu çabası, ABD’li dizi eleştirmeni Larry Rohter imzasıyla The New York Times’da yer alan bir değerlendirmede, Ruffo’yu canlandıran oyuncu Selton Mello’nun şu sözleriyle ortaya konuyor: “Her zaman dedektifleri gözetlemekten zevk aldım ve şimdi nihayet dedektif rolünde bir oyun oynadım.Ruffo dış ve iç şeytanlarına karşı savaşan bir adam. Saplantılı bir adalet arayışına sahip. Yolsuzluk makinesine karşı cephe almanın neredeyse tek figürü ve sahip olduğu birçok kişisel dramla da bir tür Don Kişot.” Dizinin kadın dedektif karakteri Verena Cardoni’yi canlandıran Caroline Abras ise “Yolsuzluk evrensel bir tema ve bu dizi her yerde empati üretecek. Dünya üzerindeki bütün insanlar, ülkelerinde neler olup bittiğini görecek ve anlayacaklardır” sözleriyle, dizinin evrensel gerçekliğine dikkat çekiyor.
Dizinin yönetmeni José Padilha’nın değerlendirmesi de oldukça çarpıcı: “Brezilya, ‘yolsuzluğun siyasette bulunmaması’ anlamında çok ilginç bir vaka çalışması. Zira Brezilya’da bizatihi yolsuzluk siyasettir.” Padilha’ya göre “mekanizma her yerde ve ideolojisi de yok”.
Temsilî demokrasinin kınanması mı?
Ülkede İşçi Partisi’ni iktidardan eden operasyon, iktidar açısından bir “cadı avı nesnesi” olarak değerlendirilirken, Padilha siyaseten ülkeyi, aileleri bölen ve yakın arkadaşların dahi ilişkilerini bozan böylesi yakıcı bir konuyu ele alabilmenin tam anlamıyla bir “meydan okuma” olduğuna dikkat çekiyor. Bunda da haksız değil. Zira bu operasyondan parlamentodaki 20 parti de etkilenmiş durumda.
Dizide Silverio Anunciato karakteriyle karşımıza çıkan Brezilyalı iş adamı Joesley Batista’nın soruşturma sürecinde, 28 partiden 1.829 politikacıya rüşvet verdiğini itiraf etmesi, ülkedeki yakıcı gerçekliği ortaya koyan bir başka somut gösterge olmakla birlikte, O Mecanismo’nun yayınlanmasının ülkede uyandırdığı rahatsızlığı tahmin etmekte de zorlanmıyorsunuz.
Zira, iki eski İşçi Partili başkanın akıbetinin de henüz bir kesinliğe kavuşmadığı ülkede, O Mecanismo’nun yayınlanması hararetli tartışmaları beraberinde getirmiş durumda.
Görevden azledilen Başkan Dilma Rousseff, yaptığı bir Facebook yorumunda, dizi hakkında “Netflix’in yönetim kurulu, neyi içeriğine eklediğini bilmiyor!” derken, eski Başkan Lula, “Netflix’e gerekirse Brezilya’da, ABD’de, Avrupa’da, hatta her yerde dava açacağız” tepkisinde bulundu. Brezilya’da şimdiden Netflix üyeliklerini iptal çağrıları ise siyaset düzeyinde dile getirilmeye başlanmış durumda.
Dizinin Los Angeles’da yaşayan Brezilyalı yönetmeni José Padilha ise gülerek yaptığı bir yorumda, “Bence Lula ve Dilma dizinin pazarlanması konusunda bize çok yardımcı oluyor” diyerek, dizinin dünya genelinde uyandırdığı olumlu etki üzerinden iki eski başkana göndermede bulundu.
Diziye yönelik daha ilginç tepkiler ise sol eğilimli üç isimden geldi.
- Brezilya’nın en popüler yayınlarından Época’nın yazarlarından Paulo Roberto Pires, dizi için “Yanıltıcı”bir dizi. Karmaşık siyasi, tarihsel ve sosyal sorunları yolsuzlukla mücadeleye indirgiyor” değerlendirmesinde bulunurken, sinema eleştirmeni Pablo Villaça, dizi için “son derece sorumsuz” nitelemesinde bulundu. Folha de São Paulo gazetesinin feminist-aktivist yazarlarından Antonia Pellegrino ise dizinin “temsilî demokrasinin kınanması” anlamına geldiğini dile getirerek, 1985 yılında diktatörlükten demokrasiye geçmiş ülkede siyasetin daha fazla yıpratılmasının aynı zamanda demokrasinin yıpratılması anlamına geleceğine dikkat çekiyor.
Ancak yönetmen Padilha’nın politikacılara tepkisi ve izleyicilere yönelik çağrısı ise daha çarpıcı: “Bu politikacıların milyarlarca dolar çaldığını gösterdiğimiz bir şovumuz var ve onların problemi yalnızca bunu göstermiş olmamız mı?”
Belgesel değil, kurgusal anlatı O Mecanismo’nun izleyici açısından en cazip yanı, tamamen gerçek hikâyeye dayanan bir yapımı belgeselleştirerek değil, kurgusal bir dille ve güçlü karakterle sunuyor olması. Dizi, iş adamları ya da politikacılar yerine olayların daha dışında olan birkaç kurgusal karakter etrafında dönüyor.
Dizide soruşturmayı yöneten Marco Ruffo ve Verena Cardoni aynı zamanda dizi boyunca iç sesleriyle hikâyeyi anlatan isimler. İç seslerin yer yer gerçekleşecek olaylara da yer vermeleri, seyirci açısından heyecanın dozunu düşürüyor.
Dizinin dayandığı gerçeklik tüm taraflar açısından oldukça gerilimli olsa da, O Mecanismo’nun gerilim dozunun düşük olması da bir eksi oluşturuyor. Ancak kurgu, karakterlerin zenginliği ve kişisel mücadeleleri diziyi izleyici açısından sürükleyici kılıyor.
O Mecanismo’da özellikle dikkat çekebileceğimiz bir diğer unsur ise, ülkemizden de aşina olduğumuz şekilde “belli çıkar ve ideoloji gruplarının hukuku sıklıkla menfaatleri açısından araçsallaştırmaları” olgusuna yaptığı vurgu. Dizide, Pietro Mario’nun oynadığı “Sihirbaz” lakaplı avukat ve eski başsavcı Mario Garcez Brito’nun, hukuk bilgisi, ilişkileri ve âdeta şapkadan tavşan çıkaran yaklaşımlarıyla
Brezilya’nın en büyük 13 şirketi adına soruşturmayı engelleme çabası, ülkemizde de yakın geçmişte hukuku siyasallaştıran ve araçsallaştıran çeşitli yargı mensuplarını hatırlatıyor.
Brezilya yargısının ülkemiz yargısıyla taşıdığı benzerlikler ise yargı mensuplarının yalnızca halka ve adalete karşı sorumlu olacağı bir seçim sistemiyle mi belirlenmesi, yoksa siyasi partiler tarafından mı atanması gerektiğine dair soruları da akla getiriyor.