Türkiye’de ilk evlenme yaşını yükselten faktörler

Bireylerin evlenme kararları üzerinde yaşadıkları toplumun geleneksel ya da “modern” olması da etkili olmaktadır.
Bireylerin evlenme kararları üzerinde yaşadıkları toplumun geleneksel ya da “modern” olması da etkili olmaktadır.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Ekonometri Bölümü’nden Dr. ŞahikaGökmen ile Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Ekonometri Bölümü’ndenDr. Anıl Eralp, Türkiye’de evlenme yaşını yükselten nedenleri istatistiksel verilerdoğrultusunda Nihayet Dergi için değerlendirdi.

Aile, toplumu oluşturan en temel yapı taşı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla toplumsal hayatın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi, aile kurumunun varlığını sürdürmesine ve sağlıklı şekilde işlemesine bağlıdır. Aksi taktirde boşanma oranlarındaki hızlı artış, tek ebeveynli ailelerdeki artış, evliliğe karşı çıkış ve/veya evliliği erteleme, nikahsız birlikteliklerdeki artış, çocuk yapmama eğilimindeki artış, aile-içi şiddet gibi çeşitli toplumsal sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

Türkiye’de sosyal hayatta yaşanan dönüşüm ve bireyselleşme kendisini çekirdek aile kavramından tek fertli aile kavramına götürmektedir.
Türkiye’de sosyal hayatta yaşanan dönüşüm ve bireyselleşme kendisini çekirdek aile kavramından tek fertli aile kavramına götürmektedir.

Bu sorunlar içerisindeki evliliği erteleme/geç evlenme nedeniyle aile kurumunun temel işlevi olarak kabul edilen soyun devamını sağlama işlevi de sarsılmaktadır. Bu durum ekonomik açıdan ele alındığında, geç evlenmeye bağlı olarak ortaya çıkan doğurganlık oranlarındaki düşüş, ülke nüfusunun yaşlanmasına ve ülkenin dinamik nüfus özelliğini kaybetmesine neden olabilir. Dolayısıyla üst-orta gelir grubunda yer alan Türkiye’nin1 nüfus dinamizmini kaybetmesi, üst gelir grubuna çıkması bakımından da önemli bir sorun oluşturma potansiyeli taşımaktadır.

  • Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2008 sonuçlarına göre, Türkiye’de ilk evlilik yaşının hızlı bir şekilde yükseldiği ve ilerleyen dönemde de bu yaşın artmaya devam edeceği ileri sürülmektedir.

Bu doğrultuda doğurganlık seviyesinin de önümüzdeki 40 yıl için Batı Avrupa’da gözlenen doğurganlık seviyesinin altına düşme ihtimali bulunmaktadır. Diğer yandan, Türkiye’de sosyal hayatta yaşanan dönüşüm ve bireyselleşme kendisini çekirdek aile kavramından tek fertli aile kavramına götürmektedir. Bununla birlikte bireylerin evlilik kurumu dışında beraber yaşam sürdürdükleri de görülmektedir. Bu nedenlerden ilk evlenme yaşının yükselmesi, aynı zamanda toplumdaki fertlerin bireyselleştiğinin bir göstergesi olarak ele alınabilir.

Türkiye’de aile yapısı üzerine yapılan saha araştırmaları incelendiğinde, özellikle 2006 yılında Aile Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) birlikte gerçekleştirdikleri Aile Yapısı Araştırması (AYA), Türkiye’de aile yapısındaki değişimlerin izlenmesi ve bu konuda nicel veriler sağlaması bakımından bir milat olarak düşünülebilir. Çalışma başlatıldığında her beş yılda bir tekrarlanmasına karar verilmiş olup, 2006-2016 döneminde üç saha çalışması TÜİK tarafından gerçekleştirilmiştir. Ancak 2016 yılından sonra çalışmanın her 10 yılda bir tekrarlanmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla güncel olan AYA verileri 2016 yılına aittir.

 İlkokul mezunu olan kişilerin dahi, hiç okula gitmemiş kişilere göre geç evlenme riski yaklaşık 1,5 kat daha yüksektir.
İlkokul mezunu olan kişilerin dahi, hiç okula gitmemiş kişilere göre geç evlenme riski yaklaşık 1,5 kat daha yüksektir.

Aile yapısında meydana gelen değişimler, toplumsal yapının değişimini açıklamak bakımından oldukça önemli etmenlerdir. Bu bağlamda çalışmada, ilk evlenme yaşını yükselten faktörler başında gelen cinsiyet, eğitim, iş durumu ve yerleşim yeri gibi faktörlerin etkisi AYA (2016) verileri kullanılarak Yaşam Analizi2 (Survival Analysis) ile araştırılmıştır. Araştırma kapsamında öncelikle, 2001-2018 dönemi için TÜİK’ten elde edilen, “yaş gruplarına göre ilk evlenme sayıları” dikkate alınarak Şekil 1 üretilmiştir. Şekil 1a’da söz konusu dönem için 16-24 yaş aralığında yapılan erkek evlilik oranlarının sürekli düştüğü görülmektedir.

  • Benzer şekilde toplam kadın evlilikleri içerisinde aynı yaş grubundaki kadın evliliklerin de sürekli ama daha yüksek bir azalış trendi gösterdiği dikkati çekmektedir (Kadınlar özelinde, 2002-2005 yılları arasındaki yükselme eğilimi 2001 krizi sonrası yaşanan ekonomik iyileşmenin göstergesi olarak yorumlanabilir.) (Şekil 2a).

Aynı dönem içerisinde 25 yaş ve üzerindeki nüfus incelendiğinde hem erkek hem kadın evlenme oranlarında artış olduğu görülmektedir. Bu bakımdan grafikler, evliliğin ileriki yaş dönemlerine ertelendiğinin bir göstergesidir. Bireylerin “kabul edilebilir” ya da “normal evlenme” çağının ne olduğu farklılık göstermesine rağmen hangi yaştan sonra evlenmekte geciktikleri konusunda genel bir kabul bulunmamaktadır. Ancak Şekil 1’den yapılan çıkarıma bağlı olarak bu çalışma kapsamında 25 yaş ve üzeri geç evlenme yaşı olarak kabul edilmiştir.

Cinsiyete göre 25 yaş altı ve üstü evlenme oranları (2001-2018)
Cinsiyete göre 25 yaş altı ve üstü evlenme oranları (2001-2018)

AYA (2016) verileri içerisinde araştırma konusuna giren, 25.114 kişi içerisinde geç evlenenlerin (25 yaş ve üzeri) oranı %15,53 olarak görülmektedir. Geç evlenmeyi etkileyen bazı temel demografik ve sosyo-ekonomik değişkenlerin bulguları aşağıdaki tabloda yer almaktadır1. Tabloda model tahminleri sonucunda elde edilen oransal riskler sınır değer olarak kabul edilen 1’e göre karşılaştırılmaktadır. Buna göre 1’in üstünde olan değişkenler riski arttırıcı unsurları, 1’in altında olanlar ise riski azaltıcı unsurları göstermektedir.

Carmichael (2011) çalışmasının bulguları, eğitim düzeyinin kadınların evlenme yaşını arttırıcı anahtar değişken olduğunu ortaya koymuştur. Tablo 1’e göre de analize dahil edilen değişkenler arasında geç evlenme bakımından en büyük risk eğitim düzeyinin artması ile ortaya çıkmaktadır. İlkokul mezunu olan kişilerin dahi, hiç okula gitmemiş kişilere göre geç evlenme riski yaklaşık 1,5 kat daha yüksektir. Bu oran, lisansüstü eğitim gören kişilerde yaklaşık 2,7 kata yükselmektedir.

  • Eğitim düzeyinden sonra en büyük etken ise cinsiyettir.

Analizden elde edilen bulguya göre, kadınların geç evlenme riskinin erkeklere göre 1,2 kat daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu bulgu, özellikle kadınların eğitim düzeylerinin artması ile iş hayatına daha çok katılarak ekonomik özgürlüklerine sahip olmaları bağlamında değerlendirilebilir.

Carmichael (2011), ayrıca, kentleşmenin de evlenme yaşını erteleyici etkisi olduğunu göstermiştir. Çalışmada yaşanılan yere kır/kent ayrımına göre bakıldığında; kentte yaşayanların kırda yaşayanlara göre evliliği erteleme riskleri %10,9 daha yüksektir. Bu duruma bölgesel1 açıdan yaklaşıldığında ise Doğu Marmara ve Akdeniz bölgeleri için sonuçların istatistiksel olarak anlamlı olmadığı dikkat çekicidir. Diğer yandan, referans bölge olan İstanbul’a göre evliliği erteleme riski daha yüksek (katsayı 1’den büyük) olan bölgelerin Kuzeydoğu, Ortadoğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olduğu görülmektedir. En yüksek risk ise Güneydoğu Anadolu bölgesindedir. Kısaca, bu bölgelerde yaşayan insanların evliliği erteleme riskleri İstanbul’da yaşayanlara göre daha yüksektir.

Kentleşmenin erkek ve kadınların ilk evlenme yaşları üzerinde hem azaltıcı hem de arttırıcı etkisi olduğunu ileri süren teoriler bulunmaktadır. Bunlardan ilki şehirleşmenin daha büyük bir evlilik piyasası yaratarak her iki cinsiyet için de ilk evlilik yaşını düşüreceği görüşüdür. Bununla beraber diğer görüşe göre ise, kentleşmenin bireyleri geleneklerinden ve köklerinde koparması ile işgücüne katılım oranlarındaki yükselmenin ilk evlilik yaşını yükseltmesidir. Bu bağlamda elde edilen bulgulara göre, bireyin çalışıyor olmasının evliliğin ertelenmesinde %49 daha fazla risk oluşturduğunu göstermektedir.

Bireylerin evlenme kararları üzerinde yaşadıkları toplumun geleneksel ya da “modern” olması da etkili olmaktadır.

Evlilik dışı birlikte yaşama üzerine yapılan tartışmalar genellikle, birlikte yaşamanın bekârlığa mı yoksa evliliğe mi alternatif olduğu üzerine yapılmaktadır. Burada yapılan analize göre ise, nikâhsız birlikte yaşamaya katılanlara göre katılmayanların evliliği öteleme riskleri %11,3 daha yüksektir. Ayrıca geleneksel toplumlarda evlilik kararında “aşk”ın neredeyse herhangi bir etkisi yokken, Batı toplumlarında evlilik kararının altında “aşk” vardır.

Bu bağlamda Beck ve Beck-Gernsheim evlilik bağının kurulmasında “aşk”ın önemini ortaya koymuşlardırBuradaki analiz sonuçları da bu görüşü desteklemiş olup, evlenme kararı üzerinde aşkın önemli olduğunu düşünenlerin (evlenmek için aşkı bekleyenlerin), aşkın önemli olmadığını düşünenlere göre evliliği öteleme riskinin %12 daha yüksek olduğunu göstermektedir.

  • Sonuç olarak, elde edilen bulgular ışığında, Türkiye’de ilk evlilik yaşını yükselten faktörlerin Batılı toplumlarda ileri sürülen argümanlar ile büyük ölçüde örtüştüğü dikkat çekmektedir.

Ayrıca, ele alınan değişkenler bakımında ilk evlilik yaşını etkileyen en önemli faktörün eğitim olduğu tespit edilmiştir. Bununla beraber geleneksel aile yapısının korunduğu düşünülen Güneydoğu Anadolu bölgesinde ilk evlilik yaşında yükselme durumu söz konusudur. Genel olarak bir değerlendirme yapıldığında, Türk toplumunun evlilik kurumuna bakış açısı yönünden Batılılaşma ve bireyselleşme içinde olduğu söylenebilir.

Kaynakça

ASPB (2011), Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması 2011, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ankara.

Canatan, K. ve Yıldırım, E. (2018), Aile Sosyolojisi, Açılım Kitap, İstanbul.

Turğut, M. ve Feyzioğlu, S. (Editörler) (2014), Türkiye Aile Yapısı Araştırması Tespitler, Öneriler, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ankara.

TÜİK (2017), Resmi İstatistik Programı 2017-2021, Türkiye İstatistik Kurumu, Ankara.

Cox, D. R. (1972), Regression Models and Life-Tables. Journal of the Royal Statistical Society-Series B (Methodological), 34(2), 187-220.

Klein, J. P. and Moeschberger, M. L. (1998). Survival Analysis: Techiques for Censored and Truncated Data. New York: Springer.

Gökmen, Ş., Eralp, A. ve Atay Kayış, A. (2019), İlk Evlilik Süresini Etkileyen Faktörlerin Yaşam Analizi: Türkiye Örneği, Optimum Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 2019, 6(1), 63-76.

Kleinbaum, D. G. and Klein, M. (2012). Survival Analysis: A Self-Learning Text (3rd Edition b.). USA: Springer.

Carmichael, S. (2011), Marriage and power: Age at first marriage and spousal age gap in lesser developed countries, The History of the Family, 16(4), 416-436.

Adak, N. (2016), Değişen Toplumda Değişen Aile Sosyolojik Tartışmalar 2. Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara.

Giddens, A. (2017), Sosyoloji Başlangıç Okumaları 6. Baskı, Çeviri Günseli Altaylar, Say Yayınları, İstanbul.