Ağız dolusu kusmak orucu bozar mı?

Diyanet tarafından "Kusmak orucu bozar mı?" sorusuna en net yanıt geldi.
Diyanet tarafından "Kusmak orucu bozar mı?" sorusuna en net yanıt geldi.

Ramazan ayında orucu bozan şeyler oldukça fazla merak ediliyor. Yediğiniz ve içtiğiniz bazı şeyler midenizi bozabilmektedir. Diyanet ise vatandaşlar tarafından oldukça fazla aratılan “Ağız dolusu kusmak orucu bozar mı?” sorusuna yanıt verdi.

İÇİNDEKİLER

İslam’ın 5 şartından biri de oruç tutmaktır. Bu sene oruç tutarak vazifesini yerine getirmek isteyen vatandaşlar bir yandan da orucu bozan şeyleri merak ediyor. Diyanet ise akıllarda şüphe bırakmaksızın orucu bozan şeyleri en net haliyle açıkladı.

Ağız dolusu kusmak orucu bozar mı?

Diyanet tarafından yapılan açıklama: Miktarı ne olursa olsun kendiliğinden gelen kusuntu orucu bozmaz. Aynı şekilde mideden ansızın ağza yükselip tekrar mideye dönen şeyler de oruca zarar vermez. Kişinin kendi isteği ile ağız dolusu kusması hâlinde ise oruç bozulur. (Hanefi ve Şafii mezhebi fark etmiyor. )

Hz. Peygamber (s.a.s.), “Oruçlu kimse kendisine hâkim olamayarak kusarsa ona kaza gerekmez. Her kim de kendi isteği ile kusarsa orucunu kaza etsin.” (Ebû Dâvûd, Savm, 32; Tirmizî, Savm, 25) buyurmuştur.

Bununla birlikte, kustuğu için orucu bozuldu zannıyla yemeye içmeye devam eden kimsenin orucu bozulur. Böyle bir kimseye keffâret değil, gününe gün kaza gerekir (İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 332; el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 226).

Merak edilen diğer sorular

Diş fırçalamak orucu bozar mı?

Koronavirüs aşısı yaptırmak orucu bozar mı?

Kan vermek orucu bozar mı?

Göz damlası orucu bozar mı?

Ramazan ayı şifadır

Ramazan kelimesi; “günün çok sıcak olması, güneşin kum ve taşları çok ısıtması” “yaz sonunda ve güz mevsiminin başlarında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur” anlamlarını barındırmaktadır. Bu anlamları ile güneşin yakıcı sıcaklığı, Ramazan ayının günahları yakıp yok etmesine, yeryüzünü coşturan yağmurların merhametsizlikten katılaşmış gönüllere Allah’ın rahmetinin dokunmasına benzetilmiştir.

Ramazan ayı taşıdığı bu değerlerle, vücut içinde kalbe, insanlar arasında peygamberlere ve şehirlerarasında Harem-i Şerîfe benzetilerek “ramazânü’l-muazzam, ramazan mübarek, ramazan şerif, ramazan mükerrem” gibi sıfatlarla tarif edilmiştir. Ramazan ayı müminin hayatında oldukça önemli bir zaman dilimidir. Rabbimiz, Ramazan ayını diğer zamanlarda bulunmayan birçok manevi güzellikle, hayır ve bereketlerle donatmıştır. Ramazan ayı sabır, ibadet, rahmet, bereket ve şifa ayıdır. Müslümanın gönlünde büyük bir coşku ve heyecanla yer tutan bu ayın şifa ayı olmasının başlıca özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

  • 1. Kur’ân-ı Kerîm bu ayda indirilmeye başlanmış olup âyet ve hadislerde bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen (el-Kadr 97/3; Nesâî, “Ṣıyâm”, 5) Kadir gecesi de bu ayın içindedir.
  • 2. İslâm’ın beş şartından biri olan oruç bu ayda tutulur (el-Bakara 2/183-185; Buhârî, “Ṣavm”, 1; Müslim, “Îmân”, 8, 9).
  • 3. Hz. Peygamber’in inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kılan kişinin geçmiş günahlarının bağışlanacağını bildirdiği ve kendisinin de bizzat kılarak ümmeti için sünnet olduğunu gösterdiği (Buhârî, “Ṣalâtü’t-terâvîḥ”, 1; Müslim, “Müsâfirîn”, 173-178) teravih namazı bu aya mahsus ibadetlerdendir.
  • 4. Malî bir ibadet olan fitrenin (fıtır sadakası) bu ayın sonunda ve bayramdan önce ödenmesi gerekir. Bu ayda yapılan diğer yardımların da öteki aylara göre daha sevap ve faziletli olduğuna dair hadisler vardır (Buhârî, “Ṣavm”, 7; Müslim, “Feżâʾil”, 50; Tirmizî, “Zekât”, 28). Bu sebeple, Ramazanda ödenmesi gerekli olmamakla birlikte Müslümanlar zekâtlarını bu ayda ödemeyi âdet haline getirmişlerdir.
  • 5. Bu ayın sonunda itikâfa girmek sünnettir. Kaynaklar Resûl-i Ekrem’in Ramazanın son on gününde itikâfa girdiğini ve bu âdetini vefatına kadar devam ettirdiğini, onun ardından hanımlarının da itikâfa girdiğini (Buhârî, “İʿtikâf”, 1; Müslim, “İʿtikâf”, 1-5) haber vermektedir.

Müminler için şifa olan Kuran-ı Kerim

يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ

“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’ân) geldi.” (Yûnus, 10/57.)

وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا

“Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.” (İsrâ, 17/82.)

Mânevî hastalıkların en zararlısı ulûhiyyet, nübüvvet, âhiret, kazâ ve kader konusundaki yanlış inançlardır. Kur’an-ı Kerim doğru inancı ortaya koyup bâtıl inançları çürütür. Kur’an-ı Kerim kötü ahlâktan menedip güzel ahlâka ve erdemli davranışlara yönelterek ahlâkî hastalıklara ve cismanî hastalıklara şifa olur. (Mefâtîḥu’l-ġayb, XXI, 29.)

Ramazan ayında Allah’ın en büyük tecellisi, Kur’an-ı Kerim’in insanlığın hidayet, saadet ve selametine vesile olması için inzal olunmasıdır. Kur’an Ramazan ayında nazil olmuştur. Bu bakımdan Ramazana Kur’an ayı da denilir. İçerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin Ramazan ayında bulunması, diğer aylardan üstün ve efdal olduğuna işarettir.

Ramazan ayının mübarek oluşunu Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle haber vermiştir:

أَتَاكُمْ رَمَضَانُ شَهْرٌ مُبَارَكٌ فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْكُمْ صِيَامَهُ تُفْتَحُ فِيهِ أَبْوَابُ السَّمَاءِ وَتُغْلَقُ فِيهِ أَبْوَابُ الْجَحِيمِ وَتُغَلُّ فِيهِ مَرَدَةُ الشَّيَاطِينِ لِلَّهِ فِيهِ لَيْلَةٌ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ مَنْ حُرِمَ خَيْرَهَا فَقَدْ حُرِمَ .

“Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.” (Nesâî, Sıyâm, 5.)

Ramazan ayında Allah ümmetime rahmet nazarıyla bakar. Allah, rahmet nazarıyla baktığı kula azap etmeyecektir.

Şifa olan Kuran-ı Kerim bu ayda inmiştir.

İslam’ın şartlarından olan orucun Ramazan ayında farz kılınması, Kur’an-ı Kerim’in Ramazan ayında indirilmiş olması ile sıkı bir ilişki vardır. Çünkü Kur’an indiği zamanı da aziz kılmıştır.

شَهْرُرَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَفَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضاً أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُالْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَاهَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

“O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği Ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye uygun hükümler gönderiyor.” (Bakara Suresi, 2/185.)

Ayetin Ramazan ayı tabiriyle başlamasından maksat, Ramazan ayının fazileti, konumunun yüceliğinin açıklanması ve orucun farz olması sebebiyle diğer aylar arasındaki hususiyetine işaret olunması içindir.

Nitekim Rabbimiz:

فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَفَلْيَصُمْهُ

“Sizden bu aya erişenler hemen oruç tutsun.” (Bakara, 2/185.)buyurmak suretiyle bu ayda tutulacak orucun farz olduğuna işaret etmiştir.

Müminlere oruç ibadetini yerine getirmelerini emretmiştir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara Suresi, 2/183.)