"Asya'nın Filistin'i": Keşmir

HABER MASASI
Abone Ol

1947'de İngiltere’den bağımsızlığın kazanılmasının ardından Hindistan ve Pakistan iki ayrı ülke olarak bağımsızlıklarını ilân etti. Fakat Keşmir'in hangi ülke toprakları içerisinde yer alması gerektiği ihtilafı, aradan geçen 77 seneye rağmen hâlâ varlığını sürdürüyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Keşmir'in geleceğinin halk oylamasıyla belirlenmesi çağrısına rağmen Keşmirliler on yıllardır kendi kaderini tayin edemiyor.

Paylaşılamayan doğal zenginlikleriyle dikkat çeken Keşmir, Hindistan ve Pakistan arasında büyük bir problem olarak varlığını koruyor.

İki ülke arasında doğrudan veya dolaylı oluşturduğu gerginlikler sebebiyle 4 defa savaş çıkmasına ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Keşmir meselesi, taraflar arasındaki sorun olmanın ötesinde dünyayı ilgilendiren insanî bir mesele haline geldi.

Bir krizin anatomisi: Keşmir sorunu
Mecra

Müslümanlar tarafından yönetilmeyen Müslüman Keşmir

Kral Rincana'nın 1300'lü yıllarda İslâmiyet'i kabul etmesiyle Müslümanlaşan Keşmir'de, Sih mihracesi Ranjit Singh'in 1819'da yönetimini ele geçirmesiyle nüfusun çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar, farklı inanca mensup biri tarafından yönetilmeye başlandı.

Müslümanlar, Hint hâkimiyeti boyunca baskı gördü, ibadet etmelerinin yasaklanması ve ağır vergiler getirilmesiyle zaman zaman isyan etti.

Keşmir'in Müslümanlaşması
Mecra

  • Sih Krallığı'nın dağılmasının ardından İngiltere, Keşmir'in yönetimini 1846'da Anglo-Sih savaşlarında tarafında yer alan "Dogra Hanedanlığı" kurucusu Gulap Singh'e 7,5 milyon rupi karşılığında verdi.

Cammu Keşmir'de 2011 sendesinde gerçekleştirilen din sayımı, nüfusunun %68,31'ini Müslümanların oluşturduğunu söylese de Keşmir sokaklarında %90’ın üzerinde Müslüman nüfusun yaşadığı tahmin edilmektedir.

1947'ye kadar süren Dogra döneminde de Keşmir halkına arazi sahibi olma, eğitim ve iş gibi alanlarda yasak ve baskılar uygulandı. Söz konusu yasak ve baskılar, bağımsızlık yanlısı seslerin giderek yükselmesine sebep oldu.

İngiltere, 1947'de sömürge olarak yönettiği Hindistan'dan çekilirken, Keşmir, bağımsızlıklarını yeni kazanan Hindistan veya Pakistan ile birleşme konusunda tercihle karşı karşıya kaldı.

Bağımsızlık sonrası Hindistan veya Pakistan'a katılmak veya bağımsız bir devlet olmak konusunda kararsız kalan dönemin prensi Maharaja Hari Singh, Pakistan'ın saldırısı sonucu Hindistan'a rücu ederek Yeni Delhi yönetiminden askerî destek istemek zorunda kaldı.

4 milyonluk nüfusunun 3 milyonu Müslümanlardan oluşan Keşmir, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da Hindistan veya Pakistan'a katılmak veya bağımsız bir devlet olmak konusunda kararsız kalan Singh, Pakistan'ın saldırısı sonucu Yeni Delhi yönetiminden askerî destek istemek zorunda kaldı. Böylelikle tarihî Keşmir'in bir bölümü, 26 Ekim 1947 tarihli Katılım Anlaşması ile Hindistan'a bağlandı.

Yakın plan Pakistan
Mecra

Pakistan, nüfusunun büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Keşmir'in geleceğini Keşmir halkının belirlemesi gerektiğini savunuyor. Hindistan ise bölgenin 1947'de yapılan anlaşma gereği Hindistan'ın parçası olduğunu iddia ediyor.

Nüfusunun büyük bir bölümünü Müslümanların oluşturduğu Keşmir'in Hindistan'a katılması ve Pakistan yanlılarının Hinduların saldırısına uğraması üzerine Ekim 1947 - Ocak 1948'de iki ülke arasındaki ilk savaş yaşandı.

Pakistan'a katılma istekleri nedeniyle Hint askerleri ve aşırıcı Hindular, Cammu bölgesinde iki ayda 300 binden fazla Keşmirli Müslümanı katletti.

İki ülkenin bölgeye asker göndererek 1947'de ilk kez savaşmasına neden olan bu katliamın ardından BM'nin ara buluculuğunda 1 Ocak 1949'da imzalanan ateşkes anlaşmasıyla savaş sona erdi. Anlaşma, iki ülkenin bölgeyi askerden arındırmasını içeriyordu.

BM, 1948'den itibaren aldığı kararla Keşmir'deki halkın özgürce hangi ülkeye katılmak istediğine dair bir plebisit yapılması çağrısında bulundu.

  • Hindistan, plesibit çağrısına uymayarak Keşmir'den askerlerini geri çekmedi ve kontrol altına aldığı bölgeleri "Cammu Keşmir" adı altında kendine bağladı.
  • Pakistan da buna karşılık idaresi altındaki Keşmir'e "Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)" ve "Gilgit Baltistan" olarak iki özerk bölge statüsü verdi.

İkinci Keşmir Savaşı
Mecra

Bazı tarihçilerin, ''soykırım'' olarak nitelendirdiği bu katliamla bölgedeki demografik avantajı Hindular lehine çevirerek, olası bir referandumda Cammu Keşmir'in Hindistan'da kalması hedefleniyordu.

İki ülke arasında Keşmir meselesi sebebiyle 1965, 1971 ve 1999'da savaşlar çıktı.

Savaşların ardından sağlanan geçici ateşkes sonucunda Cammu Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde kaldı. Bölgenin doğusundaki yüzde 20'lik bir kısım ise sınırdaş Çin'in h'akimiyetine verildi.

Hindistan yönetimi, halk oylamasına karşı tutum benimserken, Pakistan, BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.

Çin'in dahli

Çin ile Hindistan arasında 1962'de çıkan savaş sonrası ise Pekin yönetimi, Tibet'in uzantısı olduğunu iddia ettiği Aksai Çin adlı bölgeyi kontrolü altına aldı. Pakistan'ın da kendi kontrolündeki Keşmir'in küçük bir bölümünü 1963'te Çin'e vermesiyle Çin de Keşmir meselesinin taraflarından biri haline geldi.

  • Pekin yönetiminin Keşmir konusunda Pakistan'ın yanında yer alması ve Pakistan'ın Keşmir'deki dar bir bölgeyi Çin'e vermesi iki ülke arasındaki yakınlaşmayı pekiştirdi.

Pakistan, Hindistan ve Çin arasında paylaşılamayan Keşmir'in sınır hatları.

Çin'in Himalayalar bölgesindeki sınır anlaşmazlığını savaşla çözmeye kalkmasını göz önünde bulunduran Hindistan, Keşmir politikasını katılaştırarak bölgedeki askerî yığınağını artırdı.


Kontrol altında olmayan Kontrol Hattı

1972'de imzalanan Simla Anlaşması ile belirlenen Kontrol Hattı (LoC) ile Keşmir'de, Hindistan ve Pakistan kontrolündeki bölgeler ayrıldı.

Son yıllarda sıkça karşılıklı ihlallere sahne olan Kontrol Hattı'ndaki çatışmalar nedeniyle iki ülke, zaman zaman savaşın eşiğine gelebiliyor.

Hindistan Başbakanı Indira Gandi ile Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Butto, Bangladeş’in yeni bir devlet olarak tanınması sağlayan ve Pakistan ile Hindistan arasında bir ''kontrol hattı'' oluşturan Simla Görüşmeleri'nde.

Tarafların siyasi, ekonomik ve askeri güçlerinin yanı sıra nükleer silah varlıkları iki ülkeyi savaş konusunda temkinli hareket etmeye sevk etse de Keşmir meselesi de bu süreçte çözümü zor bir ihtilafa dönüştü.


Halk ayaklanmaları baş gösterdi

1980'li yılların sonuna doğru Hindistan kontrolü altındaki Cammu Keşmir'de kitlesel halk ayaklanmaları baş gösterdi.

Hindistan, bölgedeki olayların Pakistan tarafından desteklendiğini iddia etti ve bölgeye ilave güvenlik gücü konuşlandırdı. Hindistan'ın kontrolündeki Cammu Keşmir, Hint güvenlik güçlerinin insan hakları ihlallerine sahne oldu.

İki ülkenin 1990'ların sonunda peş peşe nükleer silah denemesi yapması, olası bir savaşın boyutları konusunda endişelere yol açtı. 2000'li yıllardaki diyalog çabalarından ise bir sonuç alınamadı.

Hindistan kontrolü altındaki Cammu Keşmir'de şiddet eylemleri, siyasetçilere yönelik suikastlar, adam kaçırma ve benzeri olaylar had safhadaydı.

Hindistan 2019'da Cammu Keşmir'in statüsünü değiştirdi

2019'a gelindiğinde ise Hindistan, yaptığı değişiklikle yarım asırdan uzun süredir Cammu Keşmir'e ayrıcalık tanıyan anayasanın 370'inci maddesini iptal ederek bölgenin özel statülü yapısını ortadan kaldırdı ve eyaleti ikiye böldü.

  • Eyalet, 31 Ekim 2019'da resmi olarak merkeze bağlı Cammu Keşmir ve Ladakh"Birlik Toprağı" statüsünde iki bölgeye ayrıldı.

Cammu Keşmir'in statüsünün değiştirilmesinin ardından Hint güvenlik güçleri, bölgedeki baskılarını artırırken, sokağa çıkma yasağının yanı sıra internet, telefon ve ulaşım kısıtlamaları getirildi ve bölgedeki yerel partilerin yöneticileri ve üyeleri gözaltına alındı.

Pakistan, 1989'da, 5 Şubat'ı 77 yıldır çözüme kavuşturulamayan Keşmir sorununa dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için ''Keşmir Dayanışma Günü'' ilân etti.