Sait Faik Abasıyanık’ın derlenmemiş ilk şiirleri

NECATİ TONGA
Abone Ol

Sait Faik’i ele alan bütün kaynaklarda onun yayımlanan ilk şiirinin 1932 yılında Mektep dergisinde çıkan “Hammal” olduğu vurgulanmıştır. Şimdiki tespitlerimiz ışığında söyleyebiliriz ki Sait Faik’in neşredilen ilk şiirleri, zikredilen bu şiirden yaklaşık iki yıl önce basılan “Türk Neferi” ile “Ocak ve Çevre”dir.

Sait Faik Abasıyanık (1906-1954), kaleme aldığı metinlerle modern Türk öyküsünün en önemli isimlerinden biri olmuştur. Semaver, Şahmerdan, Sarnıç, Son Kuşlar, Mahalle Kahvesi gibi kitaplarıyla hikâyeciliğimizin yapı taşlarından olan Sait Faik, eserleriyle kendinden sonra gelen pek çok hikâyeciyi de etkilemiştir.

Çizen: Güngör Kabakçıoğlu

“Hikâyeci” kimliğiyle edebiyat tarihimizde yer etmekle birlikte Sait Faik; roman, mektup, deneme, fıkra, röportaj, çeviri gibi türlerde eserler kaleme almıştır. Sait Faik’in üzerinde çok az durulan yönlerinden biri de şairliğidir.

Sait Faik'in şiir kitabı

Sait Faik’in şiirleri, yazarın ölümünden yaklaşık bir yıl evvel Şimdi Sevişme Vakti adıyla kitaplaştırılmıştır. Bu kitap, yayımlandığı dönemde hayli ses getirmiş; Sait Faik’in şiirlerinin hikâyeciliğinin gölgesinde kaldığını belirten yazılarla birlikte, şiirimize farklı bir ses getirdiğini iddia eden yazılar da kaleme alınmıştır. Örneğin Mehmet Kaplan, kitabın yayımlandığı ilk günlerde yayımladığı bir yazısında Sait Faik’in “şair ruhlu bir insan” olduğunu, bu özelliğinin hikâyelerine de yansıdığını belirtir.

Kütüphaneler parmağımızın ucunda
Nihayet

Şimdi Sevişme Vakti’nin 1953’te neşredilmesinin ardından Sait Faik şiir yazmayı sürdürür. 1954 yılında Doğu-Batı, İstanbul ve Dünya gazetesinin sanat ekinde yayımladığı şiirler ; Sait Faik’in ömrünün son demlerine kadar şiirle hemhâl olduğunu göstermektedir.

Yaşar Nabi Nayır, Sait Faik’in ölümünün ardından Varlık dergisinde “Sait Faik’in İlk Şiirleri” başlıklı bir yazı kaleme alır ve yazarın 1928 yılında kendisine gönderdiği bir mektupla birlikte üç şiirini neşreder. Yazıda neşredilen mektuptan, Sait Faik’in bu şiirleri Meşale dergisi için kaleme aldığı anlaşılmaktadır:

“Muhterem efendim!

Edebiyatın bir heves, bir arzudan çok bir iç ihtilâlinin fışkırması olduğunu bilmez değilim. Fakat her heveskâr gibi, ben de içinde bir ihtilâl varmış gibi yazı yazdım.

  • Bugün size gönderdiğim şu yazılarda, o günlerin atılmayan, yırtılmayan mahsulü. Her okuyuşta bir mısraını severek, bugün bu mısraları canım gibi seviyorum. Başkalarının da bunları sevebilmesi ihtimali her yazı yazanın içine dökülen temiz bir şelale değil midir?

İşte bu maksatla gönderiyorum! Filvaki Meşale gibi yeni, duygulu şöhretlerin isimlerini ve eserlerini taşıyan bir mecmua, benim hevesimin budalalıklarına yüz vermeyebilir ve bu yüz vermeyişinde çok haklıdır.

Fakat ümit...

Eğer bunlar şiirse, neşredileceğinden eminim; değilse, acaba üç beş kelime ile adresime bir şeyler yazacağınızı ümit edebilir miyim?

Şehzadebaşı: Bozdoğan Kemeri’nde

Kirazlımescit Caddesi’nde 7 Numaralı hanede

Sait Faik.”

Yaşar Nabi, bu mektupla birlikte Sait Faik’in “Evime Dönüyorum” başlıklı iki şiiriyle “Hasretimin Bittiği ve Başladığı Yer” adlı şiirini neşreder. Yaşar Nabi’ye göre Sait Faik’in bu şiirleri, yazıldığı çağın estetiğinden izler taşımaktadır ve Necip Fazıl, Faruk Nafiz ve Yedi Meşale’nin tesirinde kalınarak yazılmıştır. Bununla birlikte Yaşar Nabi, yazısının sonunda bu şiirlerin Sait Faik’teki orijinal imaj ve temaların ilk izlerini barındırması bakımından “dikkate değer” metinler olduğunu vurgular .

Sait Faik'in tek şiir kitabı: Şimdi Sevişme Vakti

Sait Faik’in şiirlerinin ikinci baskısı Varlık Yayınları tarafından 1958 yılında , üçüncü baskısı ise 1965’te yapılır. Şimdi Sevişme Vakti’nin dördüncü baskısı ise Abasıyanık külliyatının bir parçası olarak Bilgi Yayınevince 1986 yılında gerçekleştirilir. Muzaffer Uyguner tarafından düzenlenen bu baskı üç bölümden oluşmaktadır ki bu baskıya “Şimdi Sevişme Vakti”ndeki şiirlere ilave olarak Sait Faik’in gazete ve dergilerde kalan şiirleri ile yazarın müsveddeleri arasından derlenen şiirler de dâhil edilmiştir. Bu baskı, ilerleyen yıllarda tercümeler ve Sait Faik’in şiiri üzerine yazılarla zenginleştirilmiştir.

İlerleyen yıllarda İş Bankası Kültür Yayınları ve Yapı Kredi Yayınları tarafından hazırlanan edisyonlarda da Uyguner’in hazırladığı metin temel alınmış, çeşitli ilavelerle Sait Faik’in şiirleri bir bütün hâlinde neşredilmeye çalışılmıştır. Netice itibarıyla Yapı Kredi Yayınları’nın Delta dizisinden çıkan Bütün Eserleri adlı kitapta Sait Faik’in 48 şiiri yer almaktadır (İst., 2009, s.1709-1779).

İmparatorluk gurubunda parlayan güneş: Hüseyin Safiye Elbi
Nihayet

Bu yazıda, yukarıda zikredilen kitaplarda yer almayan iki Sait Faik şiiri dikkatlere sunulmaktadır. Bu şiirler, 1930 yılında Arif Oruç tarafından çıkarılan Yarın gazetesinin “Gençlik ve Sanat Sahifesi”nde yayımlanmıştır.

Türk Neferi

Bu çocuk topraktan sert, harman yerinden sarı

Doğurup sonra ölmüş anası tarlalarda

Donmuş bir gün babası Sarıkamış’ta karda

Büyütmüş onu karşı karlı dağın rüzgârı

Yaylalardan anası, böğürtlenler kardaşı

Dağlardan babası var, rüzgârlardan hısımı

Önünüzden geçecek her Mehmetçik adaşı

Tarlamızın çocuğu, zaferlerin tılsımı

Rüzgârlar değil, dağlar değil tanıyan onu

İsmini haykırayım: Ordumuzun neferi

Onu tanıtır bize kanlı bir zafer sonu

Ağzında bir tutam saç, alnında kurşun yeri.

Yarın, 12 Kânunusani (Ocak) 1930, s. 3.

Ocak ve Çevre

Silmedin terini keten çevreye

Babasız gözünü açtın açalı.

Duraklar gözlerin, hayalin canlı

Adımlarla koşar bir pencereye

-Anamın kalbidir içimde ocak

Orada yanan şey gözü babamın

Ben çevreye değil, ben arabamın

Muşambasına ter silerim ancak

Yarın, 12 Kânunusani (Ocak) 1930, s. 3.

“Türk Neferi”, adından da anlaşılacağı üzere Mehmetçik’i anlatan, tematik bağlamda “milliyetçi-memleketçi” bakış açısıyla Sait Faik’in diğer şiirlerinden farklılık gösteren bir metindir. 14’lü hece ölçüsüyle yazılan şiirde insanın tabiat elinde yoğuruluşu “Mehmetçik” figürü merkeze alınarak dile gelmektedir. Sait Faik, “Ocak ve Çevre”de ise çalışarak hayata tutunmaya çalışan yetim bir çocuğun portresini çizer. 11’li hece ölçüsüyle iki dörtlük hâlinde kurulan şiir, ele aldığı tema bakımından şairin “Hammal” adlı şiiriyle benzer özellikler göstermektedir.

Sait Faik Abasıyanık (1906 - 1954)

Sait Faik’i ele alan bütün kaynaklarda onun yayımlanan ilk şiirinin 1932 yılında Mektep dergisinde çıkan “Hammal” olduğu vurgulanmıştır. Şimdiki tespitlerimiz ışığında söyleyebiliriz ki Sait Faik’in neşredilen ilk şiirleri, zikredilen bu şiirden yaklaşık iki yıl önce basılan “Türk Neferi” ile “Ocak ve Çevre”dir. Bu şiirler, edebiyat hayatının başındaki Sait Faik’in şiir algısını ve içinde bulunduğu ruh hâlini yansıtması bakımından dikkat çekicidir. İlerleyen yıllarda Sait Faik’in öykülerinde karşımıza çıkacak olan “şiirli dil”in temelini biraz da yazarın şair kimliğinde ve bu ilk şiirlerinde aramak gerekmektedir.