Kavramlar kelimeler ve acayip hakikatler: Bazen

İllüstrasyon: Cemile Ağaç
İllüstrasyon: Cemile Ağaç

İnsan bazen, içinden akıp giden kelimeleri durdurayım da ben de insan olarak durayım der, insan bazen içinden akıp giden o şeyi kudurtayım da insan olarak ben durulayım der.

İnsan bazen öleceğine alışamaz, kafası içerden kaşınır, beyni karıncalanır, eli kafatasına girmez ki içerden kafasını kaşısın, o zaman düşünür, oturur, bir kelime kurar çok harfli, ona başka kelimeler ekler çok harfli, kelimeler cümleler oluşturur, cümleye bakılır, okuyan ona takılır, derler ki adam yazmış be, oysa adam öleyazıyor beynindeki kaşıntıdan, kim bilir bunu, ah.

İnsan bazen düşmeyi uçmak sanır, ne kadar yüksekten düşüyorsa o kadar uçuyorum sanır, yere yaklaştıkça yer gözünde büyür, hız gözünü alır, hızın gözünü aldığının aklını korku bürür, kanat çırpmaya başlar, kanadı koldur, etkisi yoktur, ona bakan dışardan der ki ne kadar enerjik, çırpınmaya görsün insan, görmez çırpınışı hiçbir insan, kim bilir bunu, ah.

İnsan bazen insan değildir, doymakla uyumakla olunan insan değildir, bulur ne bulduysa yerde alır onu kendine, vermesi gerektiğinde vereyim ben de der de, vereceği an bakar durur havaya, ister ki bana katılsın her şey, benden çıkmasın bir zerre bile, dışardan bakan varsıl sanır, varsıl olanı insan sanır, var ile olunmaz, ver ile olunur, kim bilir bunu, ah.

İnsan bazen kabuktur.
İnsan bazen kabuktur.

İnsan bazen kabuktur, içine ışık sızar, karanlıkta demlenen ne varsa sızan ışıkla can bulur, filizlenir çiçek olur, çiçek zorlar içerden kabuk kırılır, insan çiçeklenir bahçe olur, dünyaya karışır, ister ki gelen geçen dokunsun, koklasın, aç ruhunu doyursun, belki kabuğu da vardır, çiçeğim ona can olsun, dışardan bakan der ki bahçenin bekçisi yok, gelir yolar bir tutam, kim bilir bunu, ah. İnsan bazen vazgeçer yenilgiyi taç eder, döner hangi yoldaysa kendini heder eder, kapatır kapıları bakmaz camdan dışarı, gömer kendini âna adım atmaz zamanda, duvarlarda çatlaklar kalbinde hep patlaklar, nefes bile alamaz almaya takati olmaz, dışardan bakanlar görmez yenilen hiç görülmez, vazgeçeni kim görür, ah. İnsan bazen tek becerisine düşman olur, koşabiliyorsa koşmaz, uçabiliyorsa uçmaz, yürüyebiliyorsa yürümez, yazabiliyorsa yazmaz, insan bazen içinden yazar, insan arsızdır yeteneğiyle bile azar, azan azar azar azalır, varı çok edeceğine çoğu az kılar, kötüyü az edeceğine iyiyi yok kılar, insanın bazen yaptığı her şey güzeldir de günahı kendidir, insan bazen kendini bilmeden bunu bilmez, insan bazen insan değildir, insan bazen, bazendir.

Kim bilir, insan bilmez, çöküş içe doğrudur bu yüzden.
Kim bilir, insan bilmez, çöküş içe doğrudur bu yüzden.

Kim bilir, insan bilmez, çöküş içe doğrudur bu yüzden tamamlanana kadar kimse farketmez. Ah. İnsan bazen, içinden akıp giden kelimeleri durdurayım da ben de insan olarak durayım der, insan bazen içinden akıp giden o şeyi kudurtayım da insan olarak ben durulayım der, ama insan bazen farkeder, insanın içinden hiçbir şey akıp gitmez, akıp gidemez, akar da gidemez, akıp gidemeyiş söyletir zaten, susturur zaten, tıkar, kokar, yumrudur, yassıdır, kütledir, özdür, özkütle değildir ama az patladır,

Ah. İnsan bazen, içinden akıp giden kelimeleri durdurayım da ben de insan olarak durayım der, insan bazen içinden akıp giden o şeyi kudurtayım da insan olarak ben durulayım der,

çatladır, yarıl da içinden asıl sen çıksındır, ikiye bükül de yarımın bir tam etsindir, zamana geç de bir yanın dünde kalsındır, güneşe uç da her yanın ateşle yansındır, yere kon da suretin toprağa bulansındır, suya katıl da sahte rengin atsındır, çokdur ya insan azıcık yaşasın ve sürünsün de azalsındır, tokdur ya insan azıcık yorulsun da burnu sürtsün acıksındır, öddür de ama insan içi hoplasın da ödü patlasındır, oddur da ama insan biraz kendiyle pişip kavrulup yansındır, vel hasıl, insan bazen o türlüdür de bazen bu türlüdür, velhasıl insanın halleri türlü türlüdür, velhasıl insan bazen içinden akıp gidemeyenin önüne set kurar, o setin üstüne un serer, o una önce kendini bular, buladığında sır bulur, bulduğunda hep kaybeder, her kaybı hafızasına kaydeder, kaydettiğiyle alır yol, yolunda görür yön, yönünde bir doğru söz, önünde bir yanlış siz, aşktan aşa düşer, aşı aşksız pişer, sözü derde koşar, derdi aşı eder, saplar kendine aşıyı, saklar kendine dişiyi, süsler odayı eşiği, pisler yatağı döşeği, derdi zamana bırakır, özrü amana bırakır, bıraktığı yol olur, yol olmayan çöl olur.

Düşmez kalkmaz bir Allah, düşerse insan olur, insan bazen kederlenir de içlenir de der şöyle koccaman bir amaaaaaaaaaaan, sular durulur, surlar insanın içindekiler dışarıya çıkmasın diye kurulur, insan bazen sözü alır emrine, onu sokar gözüne, gözü görmeyenin kalbi, nasıl görsün herzeyi, zanneder bu mühimdir, söyleyeni de bir bilge, oysa cahil laf eder, duyan cahil el eder, alkışlanır kaba söz, zarifleri kahreder, sanat manat dedikleri sen bir köşede kendinle kendini zehirleyip kendi içine doğru çökerken onların zehirli kahkahalarıyla dünyayı ağrıttıklarıdır katip yaz bunu, ama az yaz, boz bunu, ama çok boz, çöz bunu, hayat bir çözümsüzlük, insan bir özümsüzlük, var mı seni kahreden, aşını ağu eden, bağırırsın kuytuda, neden yarabbim neden, ah benim güzel abim, insan işte hep bazen, söyleyeceğini yutar, sustuklarına katar, onlar kat kat dağ olur, birikir dağdağ olur, ezilir can altında, dünya hep zan altında, ben diyeceğimi dedim, söz hem gümüş hem altın da, nasıl başladın düşün, öyle bitsin istersin, oysa el kadar başlar, bittiğinde bir karış, toprak seni örtecek, öleceğine alış.

Ah etme.

Alış.