Mız mız kırmızı

Ziyaretine gelen her kimse kırmızı elma ikram eder. Umut; bazen kırmızı renge bürünür.
Ziyaretine gelen her kimse kırmızı elma ikram eder. Umut; bazen kırmızı renge bürünür.

Kırmızı dedikçe yüreğinin kabaran noktalarına dokunuyordu sanki İhsan. Gözlerini açtı; gemide olduğunu hatırlamak için. Şöyle fısılar yüreğinin sesi ile: "Ey kırmızı ! Sana kızmıyorum; seni kucaklıyorum. Nenemin yüzüne tecelli edeni sevmek yakışır bana. Onun rüyasına elma suretinde gir ve şifa ol ona."

Uçsuz bucaksız yaşam deryasının herhangi bir yolcusudur İhsan. Okyanusun en nadide damlalarından biri. Ve günlerden Kırmızı'dır. Kelime yüklü gemisinde ilerlemektedir İhsan .

Derken kendisine doğru yaklaşan bir köpekbalığını farkeder. Dişleri ; dağlar boyundadır ve acımasız. Tüm korkusunu denize fırlatarak onun kulağına eğilir ve bir şeyler fısıldar. Deniz de üzerine alınır; masmavi kesilir gökler. Sanki her mavilik nenesini hatırlatıyordur ona.

Elmalar koşar adımlarla rüyalar alemine ilerler sonra.
Elmalar koşar adımlarla rüyalar alemine ilerler sonra.

Fakat gözleri mavi değildir, ki gözleri de yoktur üzümlü kek kokulu nenesinin.Yerküreyi görmüyor oluşu çok dokunuyordur bünyesine. Gözlerini kapatır birden. Nenesinin yanında hayal eder kendisini.

"KIRMIZI TEYZE" olur bundan sonra adı. Ziyaretine gelen her kimse kırmızı elma ikram eder. Umut; bazen kırmızı renge bürünür.


Alır boya takımlarını , maviye boyar bastonunu. Toprak, yağmura susar; gök, gürler. Kitap okuduğunda başucunda şöyle bir ricada bulunur : -Senden renkleri hayal etmeni istiyorum güzel ninem. Kırmızı nasıl biliyor musun ? Hani sen kızıveriyon ya bana, o rengi alıveriyo yüzceğzin… Kırmızı; hep kızan ama vazgeçilmez biri gibidir nenem.

Kırmızı dedikçe yüreğinin kabaran noktalarına dokunuyordu sanki İhsan. Gözlerini açtı ; gemide olduğunu hatırlamak için. Şöyle fısılar yüreğinin sesi ile:

  • "Ey kırmızı ! Sana kızmıyorum ; seni kucaklıyorum. Nenemin yüzüne tecelli edeni sevmek yakışır bana. Onun rüyasına elma suretinde gir ve şifa ol ona."

Elmalar koşar adımlarla rüyalar alemine ilerler sonra. İlk kez bir rengi görür nenesi. "Bu saatten sonralar" yerleşir ömrüne. Yeşerir içindeki dünya resmi. Çiçekleri olur ve sevdiği her şeye kırmızıymış gibi bakar. "KIRMIZI TEYZE" olur bundan sonra adı. Ziyaretine gelen her kimse kırmızı elma ikram eder. Umut; bazen kırmızı renge bürünür. Anlaşılan o ki ; fısıltılar daha hızlı can buluyor bu ummanda.

Çünkü sakinlikten yana evren. Sessizliğin yüceliğiyle, rüzgârla buluşuyor yelkenler. Fısıldamayı öğrenince insan; yarınlar çiçek açmaya başlıyor. Yük gemisinden yokluk gemisine geçişler başlıyor. Mız mız kırmızılar bile yola geliyor. -Diğer renklerin; rüyalarında buluşmak dileğiyle.