Türkü derdimiz

Bir türkü var, şimdi başlasam sabaha ancak biter.
Bir türkü var, şimdi başlasam sabaha ancak biter.

Sorduklarında “Tanırız, iyi bir arkadaştır. Birlikte türkü söylemişliğimiz vardır.” dediğimiz kişiler varsa hayatımızda bu iyi bir şeydir. Onların hayatında olmamız da bundan daha az iyi değildir.

Mecliste, ortamda muhabbet tükenip herkes sessizleştiğinde bir türküye usul usul girip ikinci mısrada herkesi mevzuya dâhil eden adamlara hep imrendim küçükken. Yabana atılır bir başarı değildir bu, hem araya soğukluk girmesini engelleyip hem de türküleri unutturmamış olurlar bilmeden. Aldığı eğitim, yaşadığı çevre, ilişkide olduğu insanların çeşitliliği, imajı, kendisinden beklenenler ve kendisinin bu hayata dair beklentileri ne olursa olsun, yaşadığı bu coğrafya ile bağını koparmamış olanların sesini bir türküye yakıştırma çabası her zaman takdirimizi kazanmıştır.

İnsan birlikte vakit geçirdiği kişilere öncelik veriyor hayatında, derdini onlara açıyor, onlara derman oluyor. Kendini referans göstermelerinden gocunmayıp onların da kendisine kefil olacağına sonsuz bir güvenle inanmayı tercih ediyor. Bu minvalde bakılırsa, birlikte türkü söylemiş olmanın önemi pek yabana atılır gibi değildir. Sorduklarında “Tanırız, iyi bir arkadaştır. Birlikte türkü söylemişliğimiz vardır.” dediğimiz kişiler varsa hayatımızda bu iyi bir şeydir. Onların hayatında olmamız da bundan daha az iyi değildir.

Sorduklarında “Tanırız, iyi bir arkadaştır. Birlikte türkü söylemişliğimiz vardır.” dediğimiz kişiler varsa hayatımızda bu iyi bir şeydir.
Sorduklarında “Tanırız, iyi bir arkadaştır. Birlikte türkü söylemişliğimiz vardır.” dediğimiz kişiler varsa hayatımızda bu iyi bir şeydir.

Böylesine bize ait ve kültürel açıdan yeryüzünde sayılı konu başlıklarından birini teşkil eden türkülerimizin bir zamanlar bu ülkede çalınıp söylenmesinin neredeyse yasaklandığını düşündükçe inanamıyor insan. Yıllar önce en azından radyoda yayınlanması engellenerek koparılmaya çalışılan bağını tamir etmek istercesine sonraki yıllarda daha da üretken olan Anadolu insanının emeği ödenmez diye düşünüyorum. Anadolu irfanının formüle edildiği sesler bütünü de diyebiliriz bu türkülere, her ne kadar oyun havalarıyla asker ağıtlarını aynı kategoriye sokmak sakil dursa da içten biliriz hangisi asıl “türkü” dediğimiz kıvamdadır.

Tamam gündüzlerin de güzel türküleri vardır ama eminim hepsi gece vakti yazılmıştır.

Âşık kimsenin gecesine yoldaş ettiği birkaç şey vardır, birinin dumanı tüter diğeri duman gibi tüter. Tüten işte o türküdür. “Bir türkü var, şimdi başlasam sabaha ancak biter.” sözünü de yıllar önce öyle bir gecede söylemiş olmam boşuna değildir. Tamam gündüzlerin de güzel türküleri vardır ama eminim hepsi gece vakti yazılmıştır.

  • Türkünün fiyakalı tarifleri hep hoşumuza gitmiştir. Türkünün sevilmesi, söylenmesi, umursanması eskiden beri büyük kıvanç vermiştir içten içe ve bir türkü yakmadan bu dünyadan göçüp gitmesem diye hayıflanan en az bir tane tanıdığımız olmuştur bu hayatta.

Sahiden de az iş değildir, yöresel de olsa, milyonlara da ulaşsa hatta yabancı bir dile de çevrilse en az bir türkü bırakmış olmak bu âlemde bence büyük bir nişandır.

Bize dünya nimetlerinden en mütevazilerini sevmeyi nasip eden Allah, sesimizi de, sazımızı da, sözümüzü de hak üzre devam ettirmeyi nasip eylesin. Gerisi zaten dünya kalabalığıdır, gözümüz yoktur…