Ümit güzel yarınlar getirir

İnançsızlık penceresinden bakanlar ümitsizliği, inanç penceresinden bakanlar ise ümidi görürler.
İnançsızlık penceresinden bakanlar ümitsizliği, inanç penceresinden bakanlar ise ümidi görürler.

Okuyabilen ve duyabilen için yaşam sürekli bir şeyler söyler. Ve bu söylem son ana kadar sözünü tamamlamış sayılmaz. Sözü kesmeden tamamlanmasını beklemek sabırdır.

Kimse yarın kendisine ne hazırlandığını bilemez. Belki iyilikler, güzellikler belki üzüntüler, hüzünler. Yaşadıkları insana bir şeyler söyler durur. Örneğin birisi üniversite okumak ister. İmtihana girer ve yeteri puanı elde edemez. Bu o kişi için daha hazır olmadığının işaretidir. Başka birisi evlenmek ister. Lakin henüz talibi çıkmış değildir. Bu da o kişinin daha evliliğe hazır olmadığını gösterebilir. İşte bunların hepsi insana söylenenlerdir. Her söylenen kişiye özeldir. Ancak kişi kendi için söyleneni kendisi duyabilir. Başkalarının kendisi için söylenenlerden dolayı konuşması, düşünmesi zandır. Başkaları duymaz, olanlardan tahmin yürütür, yorum yapar. Fakat kişi kendi için söylenileni duyar. O nedenle kişi kendisi duyduğundan, bizzat kendisine söylenilene şahit olduğundan bu zan olmaz.

İyiliği, güzelliği vaat eden İslam, intiharı yasaklayan yine İslam.
İyiliği, güzelliği vaat eden İslam, intiharı yasaklayan yine İslam.

Bütün bu çaba bir nevi bir okuma faaliyetidir. Hayatı okuma, tabiatı okuma, okuduğundan anlam çıkarabilme faaliyeti. Evet, okuyabilen ve duyabilen için yaşam sürekli bir şeyler söyler.

Ümit, inançtan doğar. İnancı olmayanın ümidi de olmaz. İnancı zayıf olanın ümidi de zayıf olur.

Ve bu söylem son ana kadar sözünü tamamlamış sayılmaz. Sözü kesmeden tamamlanmasını beklemek sabırdır. Olası sabırsızlık kendisine sunulacak güzellikten daha üstün değildir. Böyle olsaydı evlerin çatıları en ufak dertte intihar etmek isteyenlerle dolu olurdu. Nitekim intihar (en büyük sabırsızlık) yani sonu beklememek, sözün tamamlanmasını beklememek anlamına gelir. Lakin İslam buna izin vermez. İyiliği, güzelliği vaat eden İslam, intiharı yasaklayan yine İslam. Öyle ise "sabırsızlık göstermeyenleri ne bekliyor ola ki o vakit?" sorusunun cevabı konusunda bu bize ipucu vermeli. Ümit, inançtan doğar. İnancı olmayanın ümidi de olmaz. İnancı zayıf olanın ümidi de zayıf olur. İslam insana Allah’tan ümidini kesmemesini öğütler. Çünkü Allah’tan ümidini kesmek insan için ümitsizlikle eşdeğerdir. Allah’a karşı ümit besleyenler sabır gösterirler. Allah da sabredenlerle beraber olduğunu buyurur.

İnsanın durduğu yer gördüklerini belirler. İnançsızlık penceresinden bakanlar ümitsizliği, inanç penceresinden bakanlar ise ümidi görürler. Yarının ne getireceğini bilememek ümit ile birleştiğinde insanın bugününü onarır, diri tutar. Ümitsizlik ile birleştiğinde insanın bugününü harap eder. İnsan böylece yarınını da kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Ta ki yitirdiği ümidini bulabilsin. Yarına dair beslenen olumlu, güzel duygular, temenniler insanın bugünlerindeki gayretini kamçılar. İnsan nefsinden dolayı tembelliğe yatkındır. Fakat bahşedilen ümit tembelliğini bir kenara bırakabilenler için miskinlikten evladır. Çünkü öyle yapanlar, ümidin teklif ettiği iyilik ve güzelliklerin tembellik duygusunu bastırmaya kâfi gelecek şeyler olduğunu bilir. Bu da insanı çalışmaya iter. Çalışmasının getirisi olarak insan güzel yarınlara kavuşur.