Asıl tehlike virüsler değil 5G

Aslında 5G değil de 297G denilmesi gerekiyor. İçimizdeki mikro organizmalar bu yoğun 5G bombardımanı nedeniyle çabucak öldüğünde vücudumuz biriken toksinleri atmaya fırsat bulamayacak ve oksijen yetmezliğine neden olan bir zehirlenmeye maruz kalacak.
Aslında 5G değil de 297G denilmesi gerekiyor. İçimizdeki mikro organizmalar bu yoğun 5G bombardımanı nedeniyle çabucak öldüğünde vücudumuz biriken toksinleri atmaya fırsat bulamayacak ve oksijen yetmezliğine neden olan bir zehirlenmeye maruz kalacak.

Çin salgın nedeniyle Vuhan şehrini karantinaya aldığında evde bunalan insanlar internete yüklendiler. Yoğun 5G kullanımı yüzünden şehir ağır bir Wi-Fi radyasyonuna maruz kaldı ve insanlar hastalanıp öldüler. Daha önce hiçbir hastalığı bulunmayan pek çok insan caddenin ortasında oksijen yetmezliği nedeniyle olduğu yere yığılıp hayatını kaybetti. 5G kaynaklı 60 Ghz mikro dalga radyasyonu, havadaki oksijeni yaşamak için gerekli olan düzeyin altına indirdi.

Gençliğimde Amerikan İzciler Teşkilatı’nın bir üyesi olarak Indianapolis şehrindeki Lilly Tıp Laboratuarında “Tıbbi keşif izcisi” olarak bulunmuş, elektron mikroskoplarının ne denli nadir olduğunu ve yanına pek az insanın yaklaşmasına izin verildiğini öğrenince bundan çok etkilenmiştim. Daha sonra gizli tutulan “Paperclip Harekâtı” ile ABD hükümetinin 1600 Nazi bilim adamını ilaç sektörü ve NASA gibi son derece kritik sektörlerde çalıştırmak üzere ülkeye kaçırdığını öğrenecektim.

Grip hastalıkları her yıl hastaneleri tıka basa doldurup bilhassa yaşlıları öldürürken hükümeti de yıllar yılı sosyal güvenlik ödemeleri yapmaktan kurtarmış oluyordu.
Grip hastalıkları her yıl hastaneleri tıka basa doldurup bilhassa yaşlıları öldürürken hükümeti de yıllar yılı sosyal güvenlik ödemeleri yapmaktan kurtarmış oluyordu.

Dolayısıyla grip hastalığına aşıların, mikrodalga elektronik kirliliğinin ve kaldırımların altındaki radar ışınlarının değil de virüslerin neden olduğuna insanları inandırmak hiç de zor değildi. Grip hastalıkları her yıl hastaneleri tıka basa doldurup bilhassa yaşlıları öldürürken hükümeti de yıllar yılı sosyal güvenlik ödemeleri yapmaktan kurtarmış oluyordu.

1985 yılında Doğal Hijyen Hareketi lideri T.C. Fry ile virüs konusunu tartıştığımı hatırlıyorum. Virüslerin AIDS hastalığına nasıl sebep olduğunu konuşuyorduk. Ancak elektron mikroskobu ile görülebilen bu küçücük varlıklar nasıl oluyor da çoğalıp bir insanı yere serebiliyordu. Virüslerin iç organları olmadığı gibi hareket edebilmelerini sağlayan bir mekanizmaları da bulunmuyordu.

  • Adına AIDS dediğimiz ciddi bir hastalığa sahip, sağlıksız insanlarda görülmeleri ilginçti. Sonunda bu işte bir yanlışlık olduğunu, bütün virüslerin muhtemelen hasta insanların hücrelerinin kısmen sindirilmiş mitokondrileri olduğunu düşünmeye başladım. AIDS hastalığının, bu insanlar hastalandıktan hemen sonra verilen aşılar dışında nasıl üretildiğinden yine de hiç bir vakit emin olamadım.

Koronavirüs Dikkat Dağıtmak İçin

Korona insanlığın dikkatini dağıtmak, gerçek tehlikeden uzaklaştırmak için kullanıldığına inanıyorum. Gerçek tehlike 5G’dir.

5G elektronik gribi, birilerinin elinde her yıl istendiği şekilde aç-kapa yapılan bir musluk işlevi görebilir.

60 Ghz’deki 5G oksijen molekülüyle rezonansa girer, oksijene ters bir polarite verir ve onu insan vücudu için daha faydasız kılar. 5G’nin yüksek yoğunluktaki kullanımı insanları sokak seviyesinde solunum yapamaz hale getirir. Daha düşük dozlarda ise grip benzeri semptomlara neden olur. Grip nasıl vücudun oksijen alımını azaltıyorsa aynısı yaşanır. Fakat 5G’nin insana verdiği zararın daha enteresan yönleri de vardır.

60 Ghz’deki 5G oksijen molekülüyle rezonansa girer, oksijene ters bir polarite verir ve onu insan vücudu için daha faydasız kılar.
60 Ghz’deki 5G oksijen molekülüyle rezonansa girer, oksijene ters bir polarite verir ve onu insan vücudu için daha faydasız kılar.

İnsan vücudunda faydalı fonksiyonlar icra eden ve hayatta kalmamıza yardımcı olan trilyonlarca mikro organizma bulunur. Burada karşılıklı bir menfaat söz konusudur. Onlar insan vücudunda faydalı fonksiyonlar icra ederken bir yandan beslenir, kendi varlıklarını devam ettirir. Fakat bu mikro organizmalar yani bakteriler, mantarlar ve parazitler, eğer mikrodalga radyasyona maruz kalarak zarar görürlerse kendilerini savunmak için toksin üretmeye başlarlar. Aynı zamanda mevcudiyetlerinin devamı için kendilerini çoğaltmaya çalışırlar. Wi-Fi mikro dalga radyasyonu nedeniyle zarar gören bu organizmaların çoğalarak zehir üretmesi insanlarda grip benzeri semptomlara yol açar. İnsanların mâruz kaldığı gerçek hastalık budur, biyolojik silah olduğu söylenen korona değil.

5G Değil Aslında 297G

2G ve 3G, 10 mikro dalga frekansa sahiptir. 4G’nin bazı çakışmalarla birlikte 5 frekansı bulunmaktadır. Fakat 5G, FCC tarafından da belirtildiği gibi tam 3000 mikro dalga frekans taşımaktadır.

  • Niçin bu kadar çok?
  • Aslında 5G değil de 297G denilmesi gerekiyor. İçimizdeki mikro organizmalar bu yoğun 5G bombardımanı nedeniyle çabucak öldüğünde vücudumuz biriken toksinleri atmaya fırsat bulamayacak ve oksijen yetmezliğine neden olan bir zehirlenmeye maruz kalacak.

Çin salgın nedeniyle Vuhan şehrini karantinaya aldığında evde bunalan insanlar internete yüklendiler. Yoğun 5G kullanımı yüzünden şehir ağır bir Wi-Fi radyasyonuna maruz kaldı ve insanlar hastalanıp öldüler. Daha önce hiçbir hastalığı bulunmayan pek çok insan caddenin ortasında oksijen yetmezliği nedeniyle olduğu yere yığılıp hayatını kaybetti. 5G kaynaklı 60 Ghz mikro dalga radyasyonu, havadaki oksijeni yaşamak için gerekli olan düzeyin altına indirdi.

Cep Telefonunu Dikkatli Kullanın

Akıllı telefonunuzu kapatıp alüminyum bir torbanın içinde muhafaza edin ve ihtiyacınız oldukça daha az radyasyona maruz kalacak şekilde (mesela bir kulaklık ile) kullanın. Kendinizi ve başkalarını koruyun. Elinizi yine yıkayın fakat asıl yapmanız gereken şey bu.

  • Yaşlı akrabalarınızı gerçekten korumak istiyorsanız onları Wi-Fi sinyallerinden uzakta tutun. Özellikle de hastaneye kaldırılmış olanları. Bu şekilde maruz kaldıkları zehirlenmeden kurtulup yavaş yavaş kendilerine gelebilirler.