‘Bizi Amerika'ya muhtaç ettiniz, yuh olsun size!’

1885 yılında Bulgaristan'ın Varna şehrinde dünyaya gelen Zümre, Fevzi Çakmak'la yakın akrabadır. İlköğrenimini Varna tamamladıktan sonra, Cenevre'de hukuk tahsili yapar. 1908 yılında mezun olup ülkesine döndükten sonra, Avukatlık olur. 17 Türk Milletvekilinden birisi olarak Bulgar Parlamentosuna girer. 27 Ekim 1913’de Sofya'da askerî ateşe olarak görev yapan Mustafa Kemal ile yakın arkadaş olur.
1885 yılında Bulgaristan'ın Varna şehrinde dünyaya gelen Zümre, Fevzi Çakmak'la yakın akrabadır. İlköğrenimini Varna tamamladıktan sonra, Cenevre'de hukuk tahsili yapar. 1908 yılında mezun olup ülkesine döndükten sonra, Avukatlık olur. 17 Türk Milletvekilinden birisi olarak Bulgar Parlamentosuna girer. 27 Ekim 1913’de Sofya'da askerî ateşe olarak görev yapan Mustafa Kemal ile yakın arkadaş olur.

Şakir Zümre, daha önce ürettiği bombaların, silahların boy gösterdiği Vatan Caddesine bu kez kendi imalatı sobaları taşıyan bir kamyonetle gelir. 1950 gösterilerinde bu manzarayı âdeta devlet erkânının gözlerine sokar ve şu mesajı haykırır: "Bizi Amerika'ya muhtaç ettiniz, yuh olsun size!”

16 Haziran 1966 tarihinde vefat eden Şakir Zümre'nin mâcerâsından önce dikkatlerinizi ilerici ve devrimci geçinen karakterlere çekmek istiyorum.

Memleket ne çekiyorsa, kendi kültürüne, kendi halkının inancına düşman olmuş, sözde aydınlardan çekti, çekiyor...

Aslında bunlar ‘bizim yabancılar’ımız.

‘Bizim yabancılar’ Anadolu halkının değerlerine ve sevdiklerine hakaret etmeyi, sövmeyi, devrimcilik ve ilericilik olarak görürler.

Neyi Sevmezler?

Bu zihniyetin kökeni, 1850'li yıllardaki Jön Türkler ve onların yetiştirmesi İttihat ve Terakki'ye kadar gider. Devlet-i Âli Osmanî'nin memleketi kalkındırmak için, Avrupa'ya eğitime gönderdiklerinin çoğu; Anadolu halkına ve devlete düşman olarak geri döner. Bu zihniyet sahipleri Osmanlı'da sivil ve askerî bürokraside etkin yerlere geldikten sonra, batılılaşma hızlanır.

  • Mustafa Kemal ve yakın arkadaşları tarafından Cumhuriyet döneminde devletin askerî ve sivil kadrolarının hemen hepsi, bu zihniyet sahiplerinden teşekkül ettirilir.

Bunların son tezahürlerinden birisi geçtiğimiz günlerde Tele1'de, Sultan 2. Abdülhamid Han üzerinden halkın değerlerine olan kinini kusmuştur.

‘Bizim yabancılar’ memleket için bir şeyler yapma gayretinde olanları hiç sevmez. Memleketin ekonomik olarak kalkınması ve ilerlememesi için, milletin önüne hep takoz olurlar.

İstiklal Madalyalı Zümre

Gelelim esas mevzumuz Şakir Zümre'ye...

1885 yılında Bulgaristan'ın Varna şehrinde dünyaya gelen Zümre, Fevzi Çakmak'la yakın akrabadır. İlköğrenimini Varna tamamladıktan sonra, Cenevre'de hukuk tahsili yapar. 1908 yılında mezun olup ülkesine döndükten sonra, Avukatlık olur. 17 Türk Milletvekilinden birisi olarak Bulgar Parlamentosuna girer. 27 Ekim 1913’de Sofya'da askerî ateşe olarak görev yapan Mustafa Kemal ile yakın arkadaş olur.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Anadolu'ya silah, cephane, teknik eleman ve usta göndererek, Anavatana destek olur. Bu hizmetlerinden dolayı, daha sonra TBMM kendisine, Beyaz şeritli İstiklal Madalyası verir. Mustafa Kemal'in kendisini Anadolu'ya davet etmesiyle, Türkiye'ye gelir. Şimdi Miniatürk Müzesi olan arazinin kendisine tahsisiyle, 1925 yılında ilk özel teşebbüs olan silah fabrikasının temelini atar.

Üretim Tam Gaz

Şakir Zümre
Şakir Zümre

İlk olarak Bulgaristan’dan, daha sonra ise Polonya'dan usta ve teknisyenler getirerek, elemanlarını eğitir. Zamanla çalışanların hepsi Anadolu’dan gelen insanlar olur. Fabrika kısa zamanda önemli bombaların üretimini gerçekleştirmeye başlar. Çalışan sayısı 2 bine ulaştığında, ana kadronun tamamı Türklerden oluşurken, cephane üretiminde de yeterli bir tecrübeye ve bilgi seviyesine ulaşılmıştır. Artık Türk Hava Kuvvetleri’nin 100, 300, 500 ve bin kiloluk bombaları üretilebilmektedir. Fabrika, yıllar içerisinde, Deniz Kuvvetleri'nin mühimmat ihtiyacını da üretecek kapasiteye ulaşır. Deniz altı su bombalarını üretmeyi başarır.

1930'lu yılların sonlarına doğru Bulgaristan, Polonya ve Mısır gibi ülkelere ihracat yapmaya başlanır. 1937 yılında önce Yunanistan’a, hemen sonrasında Polonya’ya uçak bombası ihracatı gerçekleştirir. Hatta Türkiye'nin ilk dizel motorunu üretmeyi bile başarmıştır.

Sonun Başlangıcı

Amerika, 2. Dünya savaşı sırasında Avrupa'ya getirdiği silahların demode olanlarını geri götürmez. Amerika yaklaşık 615 milyon dolara denk gelen silah ve mühimmatı Marshall planı çerçevesinde bölge ülkelerine dağıtmaya karar verir. Avrupa ülkelerinin bir kısmına hibe, bir kısmına da uzun vade ödeme imkânı tanıyarak satar.

  • Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Başbakan Hasan Saka, Amerikan hükümetine başvurur; Türkiye'nin de bu plana dâhil edilmesi sağlanır. 4 Temmuz 1948 tarihinde ABD ile Ekonomik İş Birliği Anlaşması imzalanır.

Anlaşmanın imzalandığı dönemde, Nuri Demirağ'ın Kayseri’deki fabrikasında uçaklarımız zaten üretilmektedir. Şakir Zümre’nin fabrikalarında ise uçak ve deniz harp gemilerinde kullanılan bombalar ile çeşitli mühimmatlar…

Sevgili Amerika “bizi çok sevdiği” için, Marshall yardımı çerçevesinde 95 milyon dolarlık “hibe” savaş malzemesi verir.

Sıkı durun, bu “hibe” silahların bakımı için Amerika’ya yılda 400 milyon dolar para ödemeyi kabul ederiz.

Bu arada Nuri Demirağ ve Şakir Zümre’nin fabrikaları ürünlerini satamadığı için iflasa sürüklenir. Nuri Demirağ'ın ürettiği uçaklar Kayseri'de çürümeye terk edilirken, Şakir Zümre bomba ve mühimmat fabrikasını soba fabrikasına çevirmek zorunda kalacaktır.

Daha önce ürettiği bombaların, silahların boy gösterdiği Vatan Caddesine bu kez kendi imalatı sobaları taşıyan bir kamyonetle gelir. 1950 gösterilerinde bu manzarayı âdeta devlet erkânının gözlerine sokar ve şu mesajı haykırır: "Bizi Amerika'ya muhtaç ettiniz, yuh olsun size!”