Wasabi’nin acılığı, klasik acı biberlerden çok farklı. Biberde bulunan kapsaisin maddesi, ağzımızı yakan asıl madde. Wasabi yediğimizde ise hissettiğimiz o acılığın sebebi kapsaisin maddesi değil! Wasabide etken madde olan allyl isothiocyanate, kapsaisin gibi sadece dilde ve ağız içerisinde değil aynı zamanda sinüsleri de etkiliyor. Bu yüzden wasabi yediğimizde ilk hissettiğimiz şey, ağızda yanmadan çok burunda keskin bir basınç ve yanma. Tıpkı güçlü bir mentolün solunum yollarında bıraktığı etki gibi ama çok daha yoğun.

Gerçek wasabi bitkisi, doğal ortamında genellikle nemli ve gölgeli bölgelerde yetişir. Oldukça nadir bulunan bu bitki, kökleri zarar gördüğünde allyl isothiocyanate adlı maddeyi salgılar. Bu, aslında bitkinin hayvanlara ve zararlılara karşı geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır. Ancak marketlerde ya da restoranlarda karşımıza çıkan wasabilerin büyük bir kısmı aslında gerçek wasabi değil. Genellikle yaban turpu, hardal ve yeşil gıda boyası karışımıdır. Bu taklit versiyonlar, gerçek wasabiden çok daha ucuz ve ulaşılabilirdir; fakat acılığı yapay olduğu için daha fazla ve buruna vuran etkisi çok daha serttir. Gerçek wasabi ise daha dengeli, kısa süreli ve aromatik bir acılık sunar.

Wasabi acısının “dayanılmaz” olarak algılanmasının en büyük nedeni, tüketimin dozunu ayarlamanın zor olmasıdır. Minik bir miktar, saniyeler içinde ağzımızda ve burnumuzda ateş varmış hissi verebilir. Ayrıca wasabi, sıcaklıkla birleştiğinde etkisini daha da artırır. Bu yüzden sıcak sushi ya da çorba gibi gibi gıdalarla tüketildiğinde, etkisi katlanarak artar.

Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.