İki yakası bir araya gelmeyen şehir: Mostar

Mostar kenti, gerilimli atmosferiyle de bir süre daha gündemde kalacak gibi duruyor.
Mostar kenti, gerilimli atmosferiyle de bir süre daha gündemde kalacak gibi duruyor.

Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından tasarlanan ve inşa edilen Mostar Köprüsü ve çoğunluğu Osmanlı döneminden kalan diğer tarihî eserleriyle dikkatleri çeken Mostar kenti, gerilimli atmosferiyle de bir süre daha gündemde kalacak gibi duruyor. Etnik kimlikli partiler ateşli söylemlerle halktan oy toplamaya devam ederken şehrin altyapı ve kamusal hizmet eksiklikleriyle, işsizlik ve nakit sıkıntısı gibi ekonomik sorunları da çözülmeyi bekliyor.

Balkan ülkelerinden Bosna-Hersek’in güneyindeki Mostar’da, 12 yıl aranın ardından 20 Aralık 2020’de yerel seçimlere gidildi. Şehirdeki Boşnak ve Hırvatların arasında süregelen anlaşmazlıklardan ötürü yapılamayan seçimler, halkın temel hizmetlerden mahrum kalmasına yol açmıştı. Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen seçimlerde milliyetçi kimliğiyle bilinen partiler oyların çoğunu alırken, seçime katılım oranı %55 ile beklenenin altında kaldı.

Bekir Izzetbegoviç’in liderliğindeki Demokratik Eylem Partisi (SDA) oyların %29’unu aldı.

Hırvat Demokratlar Birliği (HDZ) oyların %37’sini alarak 35 sandalyeli Şehir Konseyi’nde 13 üyeyle temsil edilme hakkı kazandı. Bekir Izzetbegoviç’in liderliğindeki Demokratik Eylem Partisi (SDA) ise oyların %29’unu aldı ve ortağı olduğu Mostar Koalisyonu’yla birlikte Şehir Konseyi’nden 12 sandalye elde etti. 1992-1995 yıllarında yaşanan Bosna Savaşı’nın ardından şehirde azınlık olarak kalan Sırp nüfus ise Konsey’de bir üyeyle temsil edilecek. Aday belirlerken etnik kriterleri dikkate almayan diğer partiler yerine milliyetçi kimliğiyle ön plana çıkan bu partilerin oylarının yüksek olması, Mostar’da yıllardır süren gerilim açısından kaygı verici olarak değerlendiriliyor.

  • 19. yüzyılın sonlarında bölgede Osmanlı hâkimiyetinin bitmesiyle birlikte Mostar Avrupalı devletler tarafından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun kontrolüne bırakıldı.

İmparatorluk yıkıldıktan sonra bölgede kurulan Slav devletlerden Krallık Yugaslavyası da İkinci Dünya Savaşı’na kadar şehri idare etti. Bu dönemde Mostarlıların bir kısmı Türkiye’ye bir kısmı da Yugoslavya’nın iç bölgelerine tehcir edildi. Mostar, 1941-1945 yıllarında Mihver Devletler’den Almanya ve İtalya’nın iş birlikçi olarak tesis ettiği Bağımsız Hırvatistan Devleti’ne bırakıldı. Ardından kurulan Yugoslavya Federasyonu’nda Bosna Cumhuriyeti sınırlarına dahil edilmiş ve Bosna Savaşı’na kadar bu statüyle yönetilmişti.

Savaş başladıktan sonra Katolik Hırvatlar şehrin batı yakasına göç ederken Müslüman Boşnaklar da doğu yakasında toplanmışlardı. Bu esnada doğal olarak altı farklı belediye şeklinde yönetilen şehir, günümüzde bölünen siyasete o günlerden itibaren şahit olmaya başladı. Neretva Nehri’nin üzerine inşa edilen ve şehirle aynı adı taşıyan tarihî köprünün, 9 Kasım 1993’te Hırvatlar tarafından yıkılması hem Mostar hem de Balkanlar’daki çatışmaların simgesi hâline geldi.

21 Kasım 1995’te ABD’de imzalanan “Dayton Anlaşması” Mostar’ı Bosna-Hersek Federasyonu’nun yönetimine bıraktı.
21 Kasım 1995’te ABD’de imzalanan “Dayton Anlaşması” Mostar’ı Bosna-Hersek Federasyonu’nun yönetimine bıraktı.

Savaş esnasında Hırvatlar şehrin yönetimini ele geçirdiklerini söylese de 21 Kasım 1995’te Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio eyaletinde imzalanan “Dayton Anlaşması” Mostar’ı Bosna-Hersek Federasyonu’nun yönetimine bırakacaktı. Savaş yıllarında altı ayrı belediye ile yönetilmeye başlayan şehirde, doğu ve batı yakalarında devam eden kamplaşmayı ve ayrılığı sonlandırmak isteyen, dönemin Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi, İngiliz Politikacı Paddy Ashdown tarafından, Mostar’ı tek belediyenin yönetimine bırakacak “Mostar Statü” önerisi ortaya kondu. (Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi, Dayton Anlaşması’nı tatbik etmek üzere garantör ülkeler tarafından dışarıdan atanıyordu.) 2004 yılında gündeme gelen öneri, Hırvatların temsilde adaletsizlik iddiaları yüzünden 16 yıl boyunca kararlaştırılamadı.

  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bosna’ya biçilmiş deli gömleği…” diyerek tanımladığı Dayton Anlaşması, ülkede alınacak önemli kararlar için Boşnak, Hırvat ve Sırp temsilcilerinin üçünün de onayını şart koşuyor.
Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi, İngiliz Politikacı Paddy Ashdown.
Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi, İngiliz Politikacı Paddy Ashdown.

Tartışmalar devam ederken şehir halkı temel hizmetlerden mahrum kalıyor, altyapı eksikliği yüzünden şehirde sağlık sorunları görülüyordu. Bu süre zarfında şehri fiilen yöneten Hırvat Ljubo, halkın tepkisini çekecek sorumsuzluklara da imza atmıştı. Çöp toplama aralıklarının bir aya çıkması yüzünden oluşan çöp dağları içme suyunun kirlenmesine yol açmış ve şehirde toplu zehirlenmeler görülmüştü. Fiili yönetim boyunca harcanan 230 milyon Euro’yu denetleyecek bir yapı bulunmadığı gibi şehirdeki aksaklıklar göz önüne alındığında bu paranın nereye harcandığı da bilinmiyordu.

Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen seçimlerde milliyetçi kimliğiyle bilinen partiler oyların çoğunu alırken, seçime katılım oranı %55 ile beklenenin altında kaldı.
Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen seçimlerde milliyetçi kimliğiyle bilinen partiler oyların çoğunu alırken, seçime katılım oranı %55 ile beklenenin altında kaldı.

Asıl mesleği felsefe öğretmenliği olan yerel politikacı Irma Baralija, meseleyi 2019 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM, Bosna-Hersek’teki diğer şehirlerin aksine oy kullanma hakkından mahrum bırakılan Mostarlılar lehine hak ihlali kararı aldı. Bu karar sonrasında tekrar uzlaşı yolları arayan taraflar, Haziran 2020’de vardıkları anlaşmayla kasım ayında seçime gitmeyi planladılar. Ancak kararın Bosna-Hersek Meclisi’nde onaylanması beklendiğinden, 12 yıl sonra gelen seçim aralık ayına ertelendi. HDZ ve SDA liderleri tarafından imzalanan anlaşmaya göre Mostar’da altı ilçe belediyesi ve bir il seçimi yapılacak ve siyasî partiler bu yarışa her bölgede ayrı listelerle katılacaktı.

  • İlçe belediyelerinden gelecek 22 üye ve kent genelindeki listeden çıkacak 13 üye, Şehir Konseyi’ni oluşturacaktı.

Salgın hastalık koşullarında yaşamları git gide zorlaşan şehir halkı için sürpriz olan “Mostar Şehri İçin Seçim Modeli Anlaşması”, Haziran 2020’de Hırvat ve Boşnak liderlerin imzalarıyla onaylanırken İngiltere, ABD ve AB’li temsilciler de hazır bulundu. Anlaşmaya göre Konsey tarafından ayrıca seçilecek belediye başkanı kentte icranın başı olacak yasama hakkı ise sadece Şehir Konseyi tarafından kullanılabilecekti.

İrma Baralija 20 Aralık 2020'de yapılan yerel seçimlerde oy kullanırken.
İrma Baralija 20 Aralık 2020'de yapılan yerel seçimlerde oy kullanırken.

370 adayın yarıştığı seçimlerin ardından 35 kişilik Şehir Konseyi oluşturuldu. Hırvat ve Boşnak grupların sandalye sayıları bakımından birbirine çok yakın olduğu Konsey’de, belediye başkanını diğer partilerin stratejileri belirleyecek gibi gözüküyor. Bunların bir kısmı Hırvat ve Boşnak adayların aynı anda bulunduğu partilerden aday olmuş bir kısmı da bağımsız aday olarak seçimlere katılmıştı.

Mostar kenti, Mostar Köprüsü ve çoğunluğu Osmanlı döneminden kalan tarihî eserleriyle dikkatleri çekiyor.
Mostar kenti, Mostar Köprüsü ve çoğunluğu Osmanlı döneminden kalan tarihî eserleriyle dikkatleri çekiyor.

Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından tasarlanan ve inşa edilen Mostar Köprüsü ve çoğunluğu Osmanlı döneminden kalan diğer tarihî eserleriyle dikkatleri çeken Mostar kenti, gerilimli atmosferiyle de bir süre daha gündemde kalacak gibi duruyor. Etnik kimlikli partiler ateşli söylemlerle halktan oy toplamaya devam ederken şehrin altyapı ve kamusal hizmet eksiklikleriyle, işsizlik ve nakit sıkıntısı gibi ekonomik sorunları da çözülmeyi bekliyor.