Minareyle yarışan çan kulesi

Muhammed el-Emin Camii'nin inşası tamamlandıktan sonra, yanındaki kilisenin çan kulesinin yüksekliği de Hristiyanlar tarafından aynı seviyeye çıkarılmıştır.
Muhammed el-Emin Camii'nin inşası tamamlandıktan sonra, yanındaki kilisenin çan kulesinin yüksekliği de Hristiyanlar tarafından aynı seviyeye çıkarılmıştır.

Tipik bir Beyrut görüntüsü olarak, kilisenin çan kulesiyle caminin minareleri sarmaş-dolaş poz veriyor. Bu manzara birçoklarına göre “birlikte yaşamanın güzel bir sembolü” olsa da, aynı zamanda 1975-1990 arasında yıkıcı bir iç savaşa sahne olan Lübnan’ın kırılgan dengelerini de hatırlatıyor.

Beyrut’un merkezindeki en büyük cami olan Muhammed el-Emin Camii’nin temeli, 2002 yılının kasım ayında dönemin Lübnan Başbakanı Refîk Harirî ve dönemin Lübnan Müftüsü Muhammed Râşid Kabbânî tarafından törenle atıldı. Harirî, 14 Şubat 2005’te suikasta kurban gittiğinde, caminin inşaatı neredeyse tamamlanmıştı. Eski Başbakan, yapımına büyük emek (ve para) harcadığı caminin yanı başına defnedildi.

Muhammed el-Emin Camii ve Saint George Maruni Katedrali.
Muhammed el-Emin Camii ve Saint George Maruni Katedrali.

Lübnan gibi 18 ayrı din ve mezhebin çok ince bir denge üzerinde birlikte yaşadığı bir ülkede, Sünni Müslümanların başkentin göbeğine böylesine büyük bir cami yapmaları, Hristiyanları harekete geçirdi. Caminin hemen karşısındaki Saint George Maruni Katedrali’nin çan kulesi yükseltildi. Son müdahaleyle kulesinin yüksekliği 72 metreye ulaşan katedral, her biri 69,5 metrelik dört minareye sahip olan Muhammed el-Emin Camii’ni de böylece yarışta geride bırakmış oldu.

Saint George Maruni Katedrali’nin çan kulesi, caminin minarelerinden 2,5 metre daha yükseğe inşa edildi.
Saint George Maruni Katedrali’nin çan kulesi, caminin minarelerinden 2,5 metre daha yükseğe inşa edildi.

Tipik bir Beyrut görüntüsü olarak, kilisenin çan kulesiyle caminin minareleri sarmaş-dolaş poz veriyor. Bu manzara birçoklarına göre “birlikte yaşamanın güzel bir sembolü” olsa da, aynı zamanda 1975-1990 arasında yıkıcı bir iç savaşa sahne olan Lübnan’ın kırılgan dengelerini de hatırlatıyor.