Ehl-i Sünnet anlayışının temellerinin atıldığı dönem: Selçuklu yönetimi altında tasavvuf ve sufiler

Osmanlı İmparatorluğu’nun üzerine sağlam bir şekilde bastığı zemini tümüyle Selçuklular dokumuş, Osmanlı bahçesinde açan bütün çiçeklerin tohumlarını Selçuklular ekmişti
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in, "Kendime bir ev yaptırıp yanına da bir cami inşa ettirmezsem Allah’tan utanırım." sözü meşhurdur. Kendisi, İslami hassasiyeti son derece yüksek bir sultandı.
Pazartesi ve perşembe günlerini oruçla geçirir, beş vakit namazını hiç aksatmaz, cemaatle namaz kılmaya özen gösterirdi.
Sûfîlerle de çok iyi ilişkiler kuran Tuğrul Bey, onlara karşı oldukça cömert davranmasıyla biliniyordu.
Hatta kaynaklarda sufilerle ilişkisi hakkında şöyle meşhur bir olay naklediliyor:
Tuğrul Bey Hemedan’a geldiği vakit, orada evliyadan üç pîr vardı: Baba Tâhir, Baba Câfer ve Şeyh Hamşad. Hemedan civarında Hızır denilen küçük bir dağ vardı ve bunlar dağın üstünde duruyorlardı. Sultanın gözü onlara ilişti. Ordu kalabalığını durdurup atından indi ve veziri Ebû Nasr el-Kündûrî ile yanlarına giderek ellerini öptü. Baba Tâhir Sultan’a dedi ki: "Ey Türk, Allah’ın kullarına ne yapacaksın?" Sultan: "Ne buyurursan" dedi. Bunun üzerine Baba Tahir: Allah’ın buyurduğu şeyi yap. Âyet: "Muhakkak ki Allah, adalet ve ihsan yapılmasını emreder." dedi. Sultan da ağlayarak: "Öyle yaparım." dedi. Baba onun elini tuttu ve dedi ki: "Benden kabul ediyor musun?" Sultan cevap verdi: "Evet."
Tâhir Baba’nın parmağında senelerden beri abdest aldığı ibriğin kırık başı vardı. Onu parmağından çıkarıp Sultan’ın parmağına geçirdi ve:
"Âlem memleketini bunun gibi senin eline koydum. Adalet üzere ol" dedi.
Tuğrul Bey bu emaneti her zaman muskaları arasında saklar, bir muharebe olunca parmağına takardı.
Elbette Tuğrul Bey'in sufi çevrelerle yakınlığında siyasi meşruiyetini sağlama çabası da vardı.
Sünnî meşrebe mensup olan Selçuklu sultanlarının tamamı, Tuğrul Bey'in izinden giderek sufîleri ve tasavvufî hareketleri destekleyip himaye ettiler. Böylece Selçuklu toplumunda tasavvuf, hâkim kültür konuma geldi.