İç ve dış krizler Arap ülkelerini iflasın eşiğine getirdi

Yıllar süren iç krizlere ek olarak, salgın, iklim değişikliği ve Ukrayna-Rusya savaşı, bazı Arap ülkelerinde ağır bir ekonomik buhrana neden olurken bazılarını da iflasın eşiğine getirdi.
Yıllar süren iç krizlere ek olarak, salgın, iklim değişikliği ve Ukrayna-Rusya savaşı, bazı Arap ülkelerinde ağır bir ekonomik buhrana neden olurken bazılarını da iflasın eşiğine getirdi.

Yaşadıkları iç krizlere ek olarak, salgın, iklim değişikliği ve Ukrayna-Rusya savaşı Sudan, Tunus, Yemen ve Suriye gibi bazı Arap ülkelerinde ağır bir ekonomik buhrana neden olurken Lübnan'ı da iflas noktasına getirdi.

Dünya, Kovid-19 salgınının yansımalarını aşmak ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya çabalarken, Ukrayna-Rusya savaşı, küresel ekonominin geleceğine ilişkin daha fazla belirsizliğe neden oldu.

Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada savaşın, özellikle zayıf ekonomiye sahip bazı ülkelerin üzerindeki yansımaları konusunda uyarıda bulunuldu.

Açıklamada, Ukrayna'daki savaşın küresel ekonominin büyümesini yavaşlatacağı ve bunun yansımalarının yoksul ve orta gelirli ülkelerde daha şiddetli hissedileceği vurgulandı.

Yaşadıkları iç krizlere ek olarak, salgın, iklim değişikliği ve Ukrayna-Rusya savaşı, bazı Arap ülkelerinde ağır bir ekonomik buhrana neden olurken bazılarını da iflasın eşiğine getirdi.

Ekonomik olarak zor durumda bulunan bu Arap ülkeleri, devlette nakit sıkıntısı, borçların ödenmemesi ve kamu çalışanlarının maaşlarında ödeme sıkıntısı nedeniyle ithalat yapamayacak hale geliyor.

Lübnan, tarihinin en kötü ekonomik krizini yaşıyor

Lübnan, 2019'dan bu yana ciddi bir ekonomik krizle mücadele ediyor. Ülkenin içine girdiği mali ve ekonomik kriz nedeniyle Lübnan hükümeti, Mart 2020'de, bu borcu karşılayacak yeterli kaynağın olmaması nedeniyle dış borcunu ödemeyi bıraktığını açıkladı.

Lübnan Başbakan Yardımcısı Saade eş-Şami, 4 Nisan'da yaptığı açıklamada, "Maalesef Merkez Bankası gibi devlet de iflas etti. Meydana gelen zararı en asgari şekilde halka yansıtmaya çalışacağız. Devlet, Merkez Bankası, bankalar ve mevduat hesapları arasında zarar paylaşımı olacaktır." ifadelerini kullanmıştı.

Lüban'da ekonomik krizden önce yaklaşık 440 dolar civarında seyreden asgari ücret, Lübnan lirasındaki değer kaybı nedeniyle 30 doların altına kadar düştü.
Lüban'da ekonomik krizden önce yaklaşık 440 dolar civarında seyreden asgari ücret, Lübnan lirasındaki değer kaybı nedeniyle 30 doların altına kadar düştü.

Merkez Bankasındaki dolar likidite sorunu ve döviz rezervlerinin erimesi, ülkede başka ciddi krizlerin patlak vermesine yol açtı. Ekonomik krizden önce yaklaşık 440 dolar civarında olan asgari ücret, Lübnan lirasındaki değer kaybı nedeniyle 30 doların altına kadar düştü.

  • Lübnan lirası da 2019'dan bu yana ABD doları karşısında yüzde 90'a varan bir değer kaybı yaşadı ve ülkede resmî olmayan verilere göre enflasyon yüzde 700 arttı.

Birleşmiş Milletler'in, 1 Temmuz'da yayımladığı değerlendirme raporunda, Lübnanlıların yarısından fazlasının yoksulluk sınırı altında yaşadığı, yaşam şartlarının 1975-1990 yıllarındaki iç savaş döneminden bile daha kötü olduğu vurgulandı.

Sudan yıllardır ekonomik krizle boğuşuyor

Doğu Afrika ülkesi Sudan'da 19 Aralık 2018'de hayat pahalılığı nedeniyle başlayan gösterilerin ülke genelinde rejim karşıtlığına dönüşmesi sonrası ordunun 11 Nisan 2019'daki müdahalesiyle 30 yıllık Ömer el-Beşir dönemi sona ermişti.

Geçiş sürecinin başladığı 2019’dan bu yana ülke, göç etmek zorunda kalan insanlar, sel, salgın, hastalıklar ve şiddet olayları nedeniyle derin bir ekonomik krizle karşı karşıya kaldı.

  • Hükümet, 2021 bütçesinde yıl sonu enflasyon hedefini yüzde 95 olarak açıklamış ancak yıllık enflasyon geçen yıl yüzde 400'ün üzerine çıkmıştı. Sudan, enflasyonun en yüksek olduğu ülkeler sıralamasında Venezuela’nın ardından 2. sırada yer alıyor.

Ülkenin para birimi cüneyh, dolar karşısında son iki yılda 10 kattan fazla değer kaybetti.

Tunus, siyasî istikrarsızlığın bedelini ağır ödüyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in Meclisi askıya alan ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıran 25 Temmuz'daki olağanüstü kararlarının ardından ülkede bir tür "istisnai durum" oluştu.

Said, 22 Eylül 2021'de yeni kararnamelerle yetkilerini genişleterek yürütme organını tamamen kendine bağladı. Cumhurbaşkanı Said'in kararlarının ardından ülkede yıllardır yaşanan ekonomik kriz daha da derinleşti.

Salgının ortaya çıktığı 2020 yılında Tunus ekonomisi, yüzde 8,8 küçüldü.

Tunus'ta işsizlik oranı, 2010 yılına kadar yüzde 12'nin altındaydı. Ancak 2011 yılından 2021'e kadar olan süreçte bu oran yüzde 17'ye ulaştı.

  • 2010 yılında yaklaşık 16 milyar dolar olan Tunus'un toplam kamu borcu 2017'de 20,6 milyar dolara, 2020 sonunda ise 29 milyar dolara yükseldi.

Öte yandan Tunus'un IMF ile görüşmelere devam ettiğini belirten Ekonomi ve Planlama Bakanı Semir Said, Tunus'tan bir heyetin IMF’nin sunduğu reform planlarını istişare amacıyla 18-24 Nisan'da ABD’de temaslarda bulunacağını söylemişti.

Yıllardır ekonomik krizle boğuşan Tunus, geçen yıl mayıs ayında IMF ile görüşmelere başlamıştı.

Cumhurbaşkanı Kays Said'in 25 Temmuz 2021'deki olağanüstü kararlarının yol açtığı siyasî istikrarsızlıktan dolayı duran görüşmelere kasım ayında yeniden dönülmüştü.

Yemen gizli bir ekonomik savaşın pençesinde

Resmî verilere göre 2021 sonunda 10 milyar dolar olan Yemen'in borcu çoğu Arap ülkesinden çok daha düşük. Ancak, yedi yıldır devam eden savaşın sıkıntılarını çeken ülkenin ekonomik anlamda temel sorunu likidite eksikliği.

  • 2015 yılında sahada başlayan savaşa paralel olarak, Husilerin başkent Sana'nın kontrolünü ele geçirdiklerinde Merkez Bankası'nın yaklaşık 5 milyar dolar olduğu tahmin edilen nakit rezervlerine el koymaları nedeniyle ülkede gizli bir ekonomik savaş da yaşanıyor.
Uluslararası raporlara göre Husiler, 2016-2018 yılları arasında toplam 6 milyar dolarlık varlıklara ve nakit rezervlere el koymaya devam etti.
Uluslararası raporlara göre Husiler, 2016-2018 yılları arasında toplam 6 milyar dolarlık varlıklara ve nakit rezervlere el koymaya devam etti.

Bu miktarlarda dövize el konulması da, doların piyasadan kaybolmasına neden oldu ve Yemen para biriminin çöküşünün başlangıcı oldu.

Mart 2014'te dolar yaklaşık 214 Yemen riyali iken, 2021'in sonlarında 1 dolar yaklaşık 1800 riyale karşılık gelmeye başladı.

Yerel para biriminde yaşanan bu çöküş ve ithalat için gerekli likiditenin olmayışı, yakıt ve temel ürünlerin tamamını kapsayan krizlere yol açtı. Temel ürünler ve yakıt fiyatı, savaştan yorgun düşmüş Yemenlilerin alım gücünün çok üstüne çıktı.

Suriye ekonomisi yeni bir çöküş evresinde

Halihazırda dış borç sıkıntısı çekmeyen Suriye, çoğu Rusya, İran ve Irak'a olan borcunun tamamını 2019 yılında kapatma yoluna gitti.

Ancak, özellikle Ukrayna ile savaş halinde olan Rusya'nın desteğinin azalmasının ardından Suriye'nin yurt dışından ithalatını karşılamak için ihtiyaç duyduğu likiditeyi kaybetmesi, ülke ekonomisini yeni bir çöküş evresine soktu.

  • Suriye ekonomisi, Batının yaptırım uygulamaya başladığı 2012 yılından bu yana küçülme yaşamıştı. Savaşın çıktığı 2011 yılında 50 lira olan 1 dolar, 2 bin 814 liraya karşılık gelmeye başladı.

Suriye rejimi, 2019 yılında, Batı yaptırımları nedeniyle likidite eksikliği ve rezervlerin tükenmesi sonucu un, yakıt ve elektrik gibi temel ürün ve hizmetlere yönelik sübvansiyonları önemli ölçüde azalttı. En son şubat ayında da yaklaşık 500 bin aileye verdiği desteği durdurdu.

Mevcut durumda rejimin kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan Suriyelilerin yüzde 90'ının fakirlik sınırının altında yaşadığı belirtiliyor.