Nahda Hareketi tam 41 yıl önce bugün kuruldu

Nahda Hareteki lideri Raşid Gannuşi.
Nahda Hareteki lideri Raşid Gannuşi.

Tam 41 yıl önce bugün kurulan Nahda Hareketi "İslami Eğilim Hareketi" adıyla doğmuştu. Nahda'nın yıllar içinde geçirdiği dönüşüm ve serüven Tunus'un çalkantılı siyasi hayatının büyük bir parçasını oluşturuyor. Hareketin kurucu lideri Gannuşi, 41. yılında Nahda için iddia ve çabalarını sürdürüyor.

Ennahda Partisi, tam adı “Hizb Harakat al-Nahḍah” (“Rönesans Hareketi Partisi”), Raşid Gannuşi ve Abdülfettah Moro tarafından “İslami Eğilim Hareketi” olarak 6 Haziran 1981 tarihinde Tunus’ta kuruldu.

Nahda Hareketi kuruluşunda, ekonomik kaynakların daha adil dağılımını, çok partili demokrasinin kurulmasını ve günlük hayata daha fazla dindarlığın nüfuz etmesini hedeflediğini ve bu hedefleri şiddet içermeyen yollarla aradığını iddia etti.

  • Kuruluş bildirisinde Nahda, Batı'nın baskıcı modernleşme ve sekülerizm anlayışına karşı bir hareket olarak kendini nitelendirilmişti.

1984'ten sonra parti, hem gizli hem de açık olarak faaliyet gösterecek şekilde yeniden örgütlendi. Yasal olarak tanınmak için 1989'da bugünkü adını aldı. Ancak parti, Zeynel Abidin Bin Ali yönetimi sırasında yasadışı kalmaya devam etti.

Kuruluşundan sekiz yıl sonra, 1989'da yapılan seçimlerde oyların yüzde 17'sine yakınını alarak Meclis'teki ikinci parti olan Nahda, seçimlerde usûlsüzlük yapmakla suçlandı.

Nahda'nın resmi oy oranını iki kat fazla gösterdiği de iddia edildi.

Gannuşi 2011'de sürgünden döndüğünde kalabalıklar tarafından karşılanmıştı.
Gannuşi 2011'de sürgünden döndüğünde kalabalıklar tarafından karşılanmıştı.

Hareket, 1990'lı yıllarda dönemin Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin büyük baskısı altındaydı. 1989 seçimlerinden yaklaşık 1 yıl sonra çok sayıda Nahda lideri tutuklandı. Gannuşi 20 yılı aşkın süre İngiltere'de sürgünde kaldı.

  • 'Arap Baharı' diye anılan süreç, Nahda Hareketi için bir kırılma noktası olacaktı.

İlk başta hareket çok daha radikal bir söyleme sahipti.

Nahda Hareketi, 1990'lı yıllarda dönemin Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin büyük baskısı altındaydı.
Nahda Hareketi, 1990'lı yıllarda dönemin Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin büyük baskısı altındaydı.

ABD'de yayımlanan Washington Post'un analizine göre, 'ezilenlerin" yanında kendini konumlandıran hareket, kimlik, ahlâk ve İslam'a çağrı gibi unsurlar etrafında, baskı altında kaldığını söylediği bir 'alt kültürü' de şekillendirdi.

Bin Ali'nin 2011'deki Arap Baharı ayaklanmaları sonucunda iktidardan uzaklaştırılmasının ardından, Nahda Partisi resmen yasallaştırılarak hareketin seçimlere aday olmasının önü açıldı.

Ennahda İslamcı Partisi, Arap Baharı'nın halk ayaklanmalarını izleyen ilk Tunus seçimlerinde zafer kazandı.

Nahda’nın gücü, eski lider Zeynel Abidin Bin Ali’nin Arap Baharı ayaklanmalarından sonra düşmesinin ardından Tunusluları ikiye böldü.

  • Destekçilerine göre bu, modernite ile İslam arasında nasıl bir denge kurulabileceğinin bir örneği, eleştirmenlerine göre yeniden canlanan dini siyasetin Tunus'un laik geleneğini riske atabileceğinin bir işaretiydi.

Tunus Devrimi sonrası 23 Ekim 2011'de düzenlenen Tunus Ulusal Kurucu Meclis üyelerini belirlemek için yapılan seçimlerde Nahda ciddi kazanımlar elde etti.

Gannuşi 2011'deki seçim zaferinin ardından destekçileri ile beraber kutlama yapıyor.
Gannuşi 2011'deki seçim zaferinin ardından destekçileri ile beraber kutlama yapıyor.

Katılımın yüzde 70 olduğu seçimlerde, 217 üyeden oluşan Nahda, Ulusal Kurucu Meclis'te 90 koltuk elde etti ve hükümet ortağı oldu.

Sürgünden dönen Gannuşi, reform yanlısı ve ılımlı siyasal İslam'a yüzünü dönen bir siyasetçi olarak görülecekti.

BBC'ye o yıl verdiği röportajda Gannuşi, "Tunus halkının demokrasi ile uyumlu ılımlı bir İslam vizyonu" çevresinde barışçıl bir şekilde yaşamını sürdürebileceğini söylemişti.

Gannuşi, "İslamcı olsun ya da olmasın tüm vatandaşların temel haklar çerçevesinde eşit" olduğunu ifade etmişti.

Öte yandan meşruiyet çabasını sürdüren Nahda, küresel Müslüman Kardeşler ağının bir uzantısı olması nedeniyle şüpheyle karşılandı.

Gannuşi 2011'de partisinin programını açıklıyor.
Gannuşi 2011'de partisinin programını açıklıyor.

Mısır'daki Müslüman Kardeşler'e kıyasla daha temkinli ve ılımlı bir profil çizse de bu bağlantının yanında, Katar ve Libya'daki İslamcı güçlerle ilişkileri ülkedeki seküler kesim tarafından sorgulandı.

Aynı yıl özellikle kafirlikle suçlanan bazı film gösterimleri gibi olayların tetiklemesiyle ülkede dini temelli gerginlikler ve protestolar baş gösterdi. Nahda, Selefi radikal unsurları sorumlu tuttuğu bu protestolarla ilgisi olmadığını vurguladı.

Seküler kesim ise yaşananları İslamcı baskıların kapıda olduğuna dair bir uyarı olarak görüyordu.

  • 2011'deki seçimlerden iki yıl sonra 2013'te iki seküler siyasetçinin suikaste uğraması ülkeyi kutuplaşma ve derin bir siyasi krize sürükledi.

Gannuşi liderliğindeki Nahda, çekilme kararı aldı.

Bu kez, 2014 seçimlerinde ikinci gelen Nahda, seçimleri kazanan seküler bir parti olan rakibi Nida Tunus ile koalisyon ortaklığı kurdu.

Nahda üyelerinin de katkısıyla hazırlanan, demokratik özgürlükleri merkeze alan Tunus'un yeni anayasası aynı yıl yürürlüğe girdi.

İdeolojik dönüşüm

Nahda, kuruluşundan itibaren siyasal İslam ile ilişkilendirildi. 2016'da ise Nahda Hareketi, siyasal konumunu yeniden tanımladı.

Nahda lideri Gannuşi, parti kongresinde yaptığı açıklamada siyasal İslam'dan uzaklaşarak kendilerini "Müslüman demokratlar" olarak tanımlayacaklarını duyurdu.

2016'da Ennahda, faaliyetlerinin ülkenin İslamlaştırılmasından ziyade Tunus'ta istikrarlı bir demokrasi sağlamaya odaklanacağını, ancak siyasi platformunun Müslüman değerlere dayalı olarak kalacağını duyurdu.

Hükümet çıkmazdayken, protestolar patlak verdi ve 2019'da seçilen Cumhurbaşkanı Said parlamentoyu askıya aldı.
Hükümet çıkmazdayken, protestolar patlak verdi ve 2019'da seçilen Cumhurbaşkanı Said parlamentoyu askıya aldı.
  • 2014 anayasasına göre ikinci parlamento seçimleri Ekim 2019'da yapıldığında, seçmenler devam eden bir ekonomik kriz ve artan yolsuzluk endişeleri arasında bölünmüştü.

Nahda 17 sandalye kaybetti, ancak çoğulculuk kazandı ve parlamentodaki en büyük parti oldu. Nahda başlangıçta Ekim 2019'da seçilen Kays Said'incumhurbaşkanlığını desteklese de, 2020'de başbakanlık kabinesinin gözetimiyle ilgili bir anayasal kriz yaşandı.

Nahda destekçilerinin düzenlediği protestolardan bir kare.
Nahda destekçilerinin düzenlediği protestolardan bir kare.
Hükümet çıkmazdayken, Temmuz ayında protestolar patlak verdi ve Cumhurbaşkanı Said parlamentoyu askıya aldı.

Nahda, eylem yapılmasına şiddetle karşı çıktı, ancak Gannuşi kısa süre sonra konuyla ilgili diyalog çağrısında bulundu; Said reddetti ve daha sonra parlamentonun askıya alınmasını süresiz hale getirdi.

  • Nahda'nın 100'den fazla önde gelen üyesi Eylül ayında partiden ayrılan Gannuşi’nin Said'le yüz yüze gelememesi eleştirisinde bulundu.

25 Temmuz 2020’de siyasi krizin ortasında Said, bir ayda bir hükûmet kurma ve Halk Temsilcileri Meclisinin güvenini kazanma görevi ile Hişam el-Meşişi'yi hükûmet başkanı olarak atadı. Hişam el-Meşişi 2020'den Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından görevden alındığı 2021'e kadarTunus başbakanı olarak görev yaptı.

Görevden alınan Hişam el-Meşişi hükümetinin yerini alacak yeni Tunus hükümetinin resmi duyurusu beklenirken, siyasi partiler ve sosyal örgütler, Cumhurbaşkanı Kays Said'i, bir sonraki siyasi süreci "cumhurbaşkanlığı kararnameleri" ile yöneterek "iktidarı tekeline almakla" suçlayarak eleştirdiler.

Meclis'te en büyük parti konumunda bulunan İslamcı Nahda Hareketi bu kararı "darbe" olarak nitelendirdi ve tepki gösterdi.

Parlamento önünde iktidar partisi destekçileri cumhurbaşkanının kararını protesto etti.
Parlamento önünde iktidar partisi destekçileri cumhurbaşkanının kararını protesto etti.

Said'in açıklamalarının ardından görevden alınan Başbakan Hişam el-Meşişi de bir açıklama yaparak "Karışıklığa sebebiyet veren bir konumda olmak istemediğini; Cumhurbaşkanı kimi seçerse görevi ona devredeceğini" belirtti.

Meşişi, yaptığı açıklamada "Tunus'a herhangi bir konumdan hizmet vermeye hazır olduğunu" ifade etti.

Ennahda, gerginliği tırmandırmak istemediğini belirterek diyalog çağrısı yaptı ve taraftarlarından protesto yapmamalarını istedi.

  • Cumhurbaşkanı Said, yayımladığı video mesajında bu kararı "ülkenin içinden geçtiği olağanüstü koşullar" nedeniyle almak zorunda kaldığını söyledi.

Said ayrıca, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, yürütme yetkilerini kendisinin üsteleneceğini ve yeni bir başbakan atayacağını belirtti.

Görevden alınan Başbakan Hişam el-Meşişi.
Görevden alınan Başbakan Hişam el-Meşişi.

Hukuk profesörü olan Said, 2019 yılında yolsuzlukla mücadele ve devleti yeniden yapılandırma vaadiyle bağımsız aday olarak katıldığı cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmıştı. Aynı yıl yapılan parlamento seçimlerinden ise İslamcı Nahda Hareketi birinci çıkmıştı.

Tunus'taki Nahda Hareketi lideri Gannuşi, "ülkede darbenin sonunun yakın olduğunu" söyledi

Tunus'taki Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi, dün ülkedeki tüm taraflar arasında yaşanan yakınlaşmanın ışığında "meşruiyete yönelik darbenin sonunun yakın" olduğunu ifade etti.

  • Nahda Hareketi'nin kuruluşunun 41. yıl dönümü münasebetiyle Safakes kentinde düzenlenen toplantıya katılan Gannuşi, burada açıklamalarda bulundu.

Gannuşi, "Özellikle ülkedeki tüm taraflar arasında yaşanan yakınlaşmanın ışığında meşruiyete yönelik darbenin sonu yakındır." dedi.

Nahda lideri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in çağrısıyla 25 Temmuz'da yapılması planlanan Anayasa referandumuna hazırlık amacıyla dün başlayan ulusal diyalog toplantılarını boykot eden Tunus Genel İşçi Sendikasının (TGİS) tutumundan övgüyle söz etti.

Cumhurbaşkanı'nın yargının otoritesini tanımadığını savunan Gannuşi, "Cumhurbaşkanı yargıda görev yapanları kendi çalışanı olarak görüyor, onların otorite olduğunu ve kimsenin çalışanı olmadığını unutuyor. Yargıyı destekliyoruz." diye konuştu.

Gannuşi, şunları kaydetti:

"Said, Adalet Bakanı'na baskı yapıyor, Nahda Hareketi'nin dosyalarının açılmasını hızlandırmasını istiyor ama Nahda'nın herhangi bir suça karıştığını kanıtlayamadı ve yargıçları haksız yere görevden almaya çağırdı."