Himeji’nin Beyaz Balıkçıl Kalesi Japonya’nın en etkileyici mirasını sunuyor

Japonya’nın kendine has küçük şehirlerinden biri olan Himeji, şöhretini ülkenin bozulmadan bugüne ulaşabilmiş en orijinal kalesine borçlu. Akira Kurosawa’nın Ran ve Gölge Savaşçısı filmlerine mekân olan bu kale, büyüklüğü, mimarisi, estetiği ve zarafetiyle etkileyici bir görkeme sahip. Himeji Kalesi, Shirasagijō adıyla biliniyor. Kalenin "Beyaz Balıkçıl" olarak anılması, mimari açıdan kanatlanmaya hazır bir balıkçıla benzediğine dair yaygın kanaatlerle ilgili aslında. Tabii burada, anime ve mangalarla tahkim edilmiş hayal gücü faktörünün de devreye girdiğini söyleyebiliriz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki, ulusal hazine değerindeki bu kale, Himeji’nin kimlik kartı gibi. Kaleye ulaşmak çok rahat; merkezden tercihen yürüme mesafesinde. Kafileler hâlinde kaleye yürüyenlere de rastlayabilirsiniz.

Himeji’ye vardığımız sabah, İmparator’un doğum gününün kutlanması sebebiyle bütün yollar kapalıydı. Bu durum, şehir merkezinden yapacağımız güzel bir yürüyüşle kaleye ulaşmamıza vesile oldu. Yürüyüş yolunda, devasa kalenin birdenbire karşımıza çıkan etkileyici görüntüsü -Kurosawa’nın hatırını da hesaba kattığımız için- fazlasıyla heyecanlandırdı bizi. En üst katında bir Şinto tapınağının bulunduğu altı katlı beyaz kale, her ayrıntısıyla savunma stratejilerinin izlerini barındırıyor. Dış kısım, ana bina, eklentiler ve bahçesiyle bütüncül bir güzelliğe sahip. Başka şehirlerden gelen Japon turist sayısındaki yoğunluk da dikkat çekiciydi. Yalnızca bu kaleyi görmek için bu şehre gelenleri anlıyorum aslında. Ran filmini izlemek bile yeterli galiba bu çılgınlık için.
Kale ziyareti sonrasında, önce kalenin doğu kısmında kalan kırmızı tuğlalı binaya -yani Şehir Sanat Müzesi’ne- ardından kaleye bakan, dokuz bahçeli şehir parkı Kokoen’e uğruyoruz. Çiçekler, göletler, şelaleler, çam ağaçları ve bambularla örülü bu mekân, mevsimlik bir dinginlik vaat ediyor. Müze ve parkta yeterince dinlendikten sonra, sırada Himeji’ye ayak basmamızın iki gerekçesinden biri olan Shosha Dağı’nın zirvesindeki Engyōji Tapınağı var. Teleferikle ulaşılan, göz alıcı tabiatın içindeki bu orman tapınağı, Tom Cruise’un The Last Samurai filmiyle meşhur. Filmden bağımsız olarak baktığımızda da, tek kelimeyle eşsiz bir rota. Himeji merkezden kalkan otobüslerle, tapınağa çıkan teleferik bölgesine kolayca ulaşılabiliyor.


Himeji’de görülecek diğer iki önemli yer arasında; el yapımı geleneksel/yerel oyuncakların sergilendiği Japonya Oyuncak Müzesi ile merkezde zürafa bile görebileceğiniz safari parkı sayılabilir. Küçük gibi görünen bu şehirde yapılacak/görülecek şeyler hiç de az değil. Şehir Akvaryumu, Edebiyat Müzesi, Tarih Müzesi gibi meraklılarını memnun edecek farklı ziyaret noktaları da mevcut. Son olarak, eğer vaktiniz varsa Himeji yakınlarındaki Taiyo Park’ı görün. Ziyaretçilerine kısa bir dünya turu imkânı sunan bu çok ilginç mekânda; simgesel yapıların kopyalarının yer aldığı parkta Alman Neuschwanstein Kalesi, Çin İmparatorluk Sarayı, Terracotta Savaşçıları, Moai heykelleri, Zafer Takı, Çin Seddi, Özgürlük Heykeli gibi birçok meşhur yapıyı görme şansınız olacak. Fotoğraf çekmek için oldukça ideal.

Sinema filmlerinin mekân hikâyelerine kapılarak tutkuyla ayak bastığımız Himeji’de, birçok başka güzellik de kapımızı çaldı. Himeji, Beyaz Balıkçıl’dan başlayıp Taiyo Park’ta nihayete erdirebileceğiniz, en az iki günlük unutulmaz bir seyahat rotası sunuyor bize. Ve Japonya turlarında yalnızca Beyaz Kale’yi görmek için araya sıkıştırılması, Himeji’ye yapılacak büyük bir haksızlık olur.
- Himeji beşlisi
- • Beyaz Balıkçıl Kalesi’ndeki Sakura bahçesini keşfetmek
- • Kokoen’de ramen içmek
- • Taiyo Park’ta kraliyet tahtına oturmak
- • Leshima Adaları’nı ziyaret etmek
- • Ichijo-Ji tapınağını görmek
*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.