Dominique Coulon & Associés, 2024 yılında Saint-Dié-des-Vosges'teki eski idari yapıyı medya kütüphanesi ve kültürel işlevleri bir araya getiren bir komplekse dönüştürdü. “La Boussole" adı verilen proje, farklı programları merkezi bir atrium etrafında kurgulayarak mekânsal süreklilik oluşturuyor. Yedi metre yüksekliğe sahip bu atrium, okuma ve dinlenme alanlarını çift hacimle bütünleştirerek iç mekânda güçlü bir çekirdek tanımlıyor. Renkli cam çatı ve yansıtıcı kübik hacimler, doğal ışığın mekânla kurduğu ilişkiyi çeşitlendiriyor. Yeniden ele alınan cepheler, kentin yeniden inşa dönemine ait mimari karakteri çağdaş bir yaklaşımla yorumluyor. Okuma bahçesi ve kırmızı teraslar ise farklı kotlarda kamusal odaklar tanımlayarak yapının sosyal işlevini güçlendiriyor.__The historic building has been transformed into a contemporary library centreDominique Coulon & Associés converted the former administrative building in Saint-Dié-des-Vosges into a complex combining media library and cultural functions in 2024. The project, named 'La Boussole', creates spatial continuity by arranging different programmes around a central atrium. This seven-metre-high atrium defines a strong core within the interior by integrating reading and relaxation areas with a double volume.Coloured glass roofs and reflective cubic volumes diversify the relationship between natural light and the space. The reworked façades interpret the architectural character of the city's reconstruction period with a contemporary approach. The reading garden and red terraces define public focal points at different levels, enhancing the building's social function.Photos: Eugeni Pons..devamı

Bangkok'un Siam Square'de açılan tasarım oteli, cephesinde geleneksel Tay mimari motiflerine yer veriyor. Tasarımda, Tay evlerinde görülen oyma detaylı Pun-Lom öğesi kullanılıyor ve cephe paslanmaz çelik zincirlerle tamamlanarak geçmişte kullanılan cibinliklere gönderme yapıyor. Ülkenin kültürel renklerinden esinlenen canlı bir paletin kullanıldığı iç mekânda, lobi turuncu çakıl formundaki resepsiyon masasıyla dikkat çekiyor. Galeri açıklığı ise üst kattaki ortak alanla görsel süreklilik sağlıyor. Arka bölümde yer alan havuz, renk ve desenlerle hareketlenen tasarımın içinde dingin bir atmosfer oluşturuyor. Katlarda farklı renklerle tanımlanan asansör holleri ve odalara yaklaşırken yumuşayan tonlar, otel içindeki mekânsal geçişleri aşamalı bir deneyime dönüştürüyor.-The design hotel that opened in Bangkok's Siam Square features traditional Thai architectural motifs on its facade. The design incorporates the Pun-Lom element, seen in Thai homes, with carved details, and the facade is completed with stainless steel chains, referencing the mosquito nets used in the past. The interior, which uses a vibrant palette inspired by the country's cultural colors, features a lobby reception desk shaped like orange pebbles. The gallery opening provides visual continuity with the common area on the upper floor. The pool in the rear section creates a tranquil atmosphere within the design, which is enlivened by colors and patterns. On each floor, the elevator lobbies are defined by different colors. As the tones gradually soften toward the rooms, the spatial transitions within the hotel become a layered experienceASWA Architects @aswa_bangkokPhotographs: Soopakorn Srisakul..devamı

Design Work Group, 2025 yılında Hindistan'ın Gujarat eyaletinde yer alan Surat kentinde mevcut Jetvan konutunu genişleterek bütüncül bir aile yerleşkesi tasarlıyor. Proje, konut işlevinin yanı sıra kulüp evi, oyun alanı, gaushala, tarım arazisi ve ev ofisini kapsayan çok katmanlı bir programı aynı master plan içerisinde bir araya getiriyor. Giriş kurgusunda kullanılan daralan ve genişleyen mekânsal akış, ziyaretçiyi kontrollü bir ritimle yönlendirerek gölet ve avluya açılan dramatik bir yaklaşım oluşturuyor. İç mekânda konumlanan taş lineer duvar, servis ve ortak alanları özel mekânlardan ayıran belirleyici bir strüktürel ve mekânsal omurga işlevi görüyor. Açıkta bırakılmış tuğla yüzeyler, brüt beton tavanlar ve terrazzo döşemelerden oluşan malzeme paleti, yalın bir estetik üretirken yapıyı bağlamıyla bütünleştiriyor. Gölet ve yüzme havuzunun peyzajla kurduğu görsel ve işlevsel ilişki, yerli ağaç türleriyle desteklenerek süreklilik ve dinginlik odaklı bir dış mekân deneyimi sağlıyor.__Design Work Group is designing a comprehensive family estate by expanding the existing Jetvan residence in Surat, Gujarat, India, in 2025. The project brings together a multi-layered programme within the same master plan, encompassing not only residential functions but also a clubhouse, play area, gaushala, agricultural land, and home office. The spatial flow used in the entrance design, which narrows and widens, guides visitors with a controlled rhythm, creating a dramatic approach that opens onto the pond and courtyard.The stone linear wall located in the interior serves as a defining structural and spatial backbone, separating service and common areas from private spaces. The material palette, consisting of exposed brick surfaces, raw concrete ceilings and terrazzo flooring, produces a minimalist aesthetic while integrating the structure with its context.…..devamı

La Miradore, Ekvador'un Machachi bölgesinde, 3 403 metre yükseklikteki páramo ekosisteminde yer alıyor. Arazi, bir ucundan yerel bir yola, diğer ucundan derin bir uçuruma açılıyor; çevresinde volkanlarla çevrili yüksek bir noktada konumlanan yapı, biraz eğimli zemini avantaja çevirerek tüm panoramik manzarayı yakalamayı hedefliyor.Üst kat, yapının gündelik hayatının odağı oluyor. Burası kullanıcıları kapsarken aynı zamanda kuzey ve güney yönlerinde çevrede öne çıkan volkanlara açılan küçük bir seyir yerini içeriyor. Daha alçakta kalan alt kat ise, eğimin etkisiyle daha sınırlandırılmış bir kullanım alanı sunuyor. Evle arazi arasındaki geçiş, iç-dış sürekliliğini bir rampa üzerinden sağlıyor. Kapalı ama dış mekân niteliğinde olan bu yol, iç mekânla arazi arasında yumuşak bir geçiş sunuyor.Yapının taşıyıcı sistemi, on adet ahşap kirişten oluşan bir iskelet tarafından sağlanıyor. Her biri dört parçadan oluşan portikolar yukarı doğru kapanan bir form alarak üst kat için koruyucu bir çerçeve oluşturuyor. Kuzeyde, eğime uyumlu tuğla bir baza oturtulmuş bu portikolar, alçak katın başladığı yerde görünürlüğünü yitiriyor. Güneydeki rampaya bakan kısımlarda ise kirişlerin alt parçaları metal malzemeyle uzatılarak yağış ve güneşe karşı dayanımı artırıyor. 2,44 metre aralıklarla düzenlenen bu yapı modülasyonu, yapıya gölgelik sağlıyor ve alt katın desteklenmesine olanak tanıyor. Yapıda kullanılan malzemelerin seçiminde, çevre ile uyum ve inşaat sürecindeki verimlilik göz önünde bulunduruluyor. Kaplama ya da sıva gibi yapıyı gizleyen hiçbir yüzey kullanıılmıyor; yapı detayları baştan sona tanımlı olduğu için, inşaat sürecinde israftan kaçınılıyor. Projede metal, ahşap, seramik, tekstil gibi farklı uzmanlık alanlarına sahip zanaatkârlar yer almak üzere yerel işgücüne önem veriliyor ve lambalar, sabit banyo mobilyaları, depolama alanları, mer…..devamı

Vietnam Hanoi'de yer alan SAGA Vietnam Office, yaklaşık 130 yıllık Fransız sömürge döneminden kalma bir şehir konağının dönüştürülmesiyle ortaya çıkıyor. SAGA Space Architects, yapıya müdahale ederken yıkıcı bir yenileme yerine koruyucu ve dönüştürücü bir yaklaşımı benimsiyor. Orijinal taşıyıcı elemanlar, kemerli tuğla yapılar, ahşap kirişler ve metal doğramalar restore edilerek günümüz koşullarına uyumlu hale getiriliyor. Bu sayede yapı hem tarihsel katmanlarını görünür kılmaya devam ediyor hem de çağdaş bir çalışma mekânı işlevi kazanıyor.Tasarımda kuzey Avrupa'ya özgü yalınlık ile Vietnam'ın yerel estetiği bir arada düşünülüyor. Malzeme seçiminde çevre dostu, yerel kaynaklardan elde edilen ve yeniden kullanıma elverişli ürünler tercih ediliyor. Ahşap zeminler, nötr tonlardaki mobilyalar ve cam yüzeyler mekânın sakin ve dengeli bir atmosfer taşımasına olanak veriyor. Cam bölmelerle ayrılan toplantı odaları, mekânın genel şeffaflığını koruyarak eski duvarların okunabilirliğini destekliyor.İç mekânın düzeni, açıklığı ve sürekliliği vurgulayan bir kurguyla şekillendiriliyor. Açık ofis alanı, ortada konumlandırılan bir aks boyunca düzenleniyor, teknik donanımlar ise orijinal tavan yapısına entegre edilerek yapının bütünlüğü korunuyor. Bu yaklaşım, modern ofis gereksinimlerini karşılarken aynı zamanda binanın hacimsel karakterini öne çıkıyor.Yapının yarı açık balkon kısmı da işlevsel biçimde yeniden ele alınıyor. Daha önce sıradan bir ara mekân niteliği taşıyan bu bölüm, bitkilerle zenginleştirilerek dinlenme ve buluşma alanı olarak değerlendiriliyor. Gün ışığının bolca ulaştığı bu kısım, ofis içinde sosyal bir odak noktası haline geliyor.Genel olarak proje, koruma ve dönüşümün dengeli bir örneğini sunuyor. Tarihsel bir yapının çağdaş çalışma alanına uyarlanması hem geçmişin izlerini sürdürmesine hem de güncel ihtiyaçlara …..devamı

Santokki, São Paulo'nun Vila Madalena semtinde 166 m²'lik bir alanda konumlanıyor. Mekân, pan-Asya mutfağına uygun olarak farklı coğrafyalardan mimari yaklaşımları bir araya getiriyor ve bu çeşitliliği mekân kurgusuna yansıtıyor. Restoran, kentin yokuşlu arazisine oturan düşük katlı beton bir yapının içinde yer alıyor ve endüstriyel estetikle tasarlanmış mekânsal düzenlemeler sunuyor. Girişte kaldırıma açılan oturma düzeni ve hediyelik eşya bölümü, iç-dış mekân ilişkisini güçlendiriyor. Turuncu endüstriyel perdelerle ayrılan fuaye, küçük gruplar için tasarlanan iki ve dört kişilik masalara açılıyor. Mekânın ilerleyen bölümünde bar ve yerleşik ızgaralara sahip uzun ortak masalar konumlanıyor. Açık mutfak, üretim sürecini kullanıcıya görünür kılarken, aksın sonunda sekiz kişilik özel tasarlanmış masa, mekâna bir odak noktası kazandırıyor. Tüm mekânda görülen brüt beton bloklar, çimento zemin, açıkta bırakılmış tesisatlar ve özel tasarım mobilyalar, endüstriyel atmosferi güçlendiriyor.-Santokki is located in the Vila Madalena neighborhood of São Paulo, occupying an area of 166 m². The space combines architectural approaches from different regions, reflecting the diversity of pan-Asian cuisine in its spatial design. The restaurant is located within a low-rise concrete structure set into the city's sloping terrain, offering spatial arrangements shaped by an industrial aesthetic. At the entrance, the sidewalk-facing seating area and the souvenir section enhance the dialogue between interior and exterior spaces. The foyer, defined by orange industrial curtains, opens onto two- and four-person tables designed for small groups. Further into the space are long communal tables with a bar and built-in grills. The open kitchen makes the preparation process visible to guests, while at the end of the axis, a specially designed eight-person table establishes a foc…..devamı

Bloom Box, Kunshan Central Park'taki göl kenarında yer alan eski bir platformu yeniden işlevlendiriyor. Hafif çelik iskelet ve bambu döşeme üzerine kurulan yapı, alüminyum panellerle kaplanıyor ve katlanır kapılar ile kayar cepheler sayesinde farklı kullanım senaryolarına uyum sağlıyor. Gündelik yaşamın ritmine tepki veren dinamik dış cephesi, iç ve dış mekân arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor. Açılıp kapanabilen güneşlik ve yarı saydam yüzeyler, gölge, ışık ve esinti arasında geçirgen bir mekânsallık oluşturuyor. Bu yaklaşım, yapıyı statik bir nesne olmaktan çıkarıyor ve kamusal yaşamla etkileşim kuran bir ara yüze dönüştürüyor. Kullanıcılar alanı kahve durağı, buluşma noktası veya etkinlik mekânı olarak deneyimliyor ve yapı, şehir dokusuna küçük ölçekli, esnek bir müdahale olarak entegre oluyor.-Bloom Box repurposes an old platform located on the lakefront in Kunshan Central Park. Built on a lightweight steel frame and bamboo flooring, the structure is clad in aluminum panels and adapts to different usage scenarios thanks to folding doors and sliding facades. Its dynamic exterior, responsive to the rhythm of daily life, blurs the boundary between interior and exterior spaces. Openable sunshades and semi-transparent surfaces create a permeable spatiality between shadow, light, and breeze. This approach transforms the structure from a static object into an interface that interacts with public life. Users experience the space as a coffee stop, meeting point, or event venue, and the structure integrates into the urban fabric as a small-scale, flexible intervention.SoBA Architecture OfficePhotographs: Wen Studio..devamı

Circo Aéreo, KOGAA tarafından 2020 yılında Logroño'da geçici bir kamusal enstalasyon olarak tasarlanıyor. Proje, kullanılmayan kentsel boşlukların alternatif işlevlerle yeniden değerlendirilmesini odağına alıyor. Dört metre yüksekliğindeki şişirilebilir halka, gündüz gölge sağlayan, akşamları ise projeksiyon yüzeyi ve ışık kaynağı olarak kullanılan çok amaçlı bir mekânsal eleman oluşturuyor. Halka formu, bir tonluk CO₂ hacmini temsil ederek kentlerdeki karbon salınımına görsel bir referans sunuyor. Alt bölümde yer alan amfitiyatro, hem strüktürel taşıyıcı hem de etkinlikler için oturma alanı işlevini üstleniyor. Geri dönüştürülmüş malzemelerden elde edilen enstalasyon, mekâna çevresel duyarlılık ve kullanıcı katılımı perspektifinden yeni bir kamusal deneyim kazandırıyor.__Circo Aéreo is designed to make the CO₂ issue visible in public spacesCirco Aéreo is designed by KOGAA as a temporary public installation in Logroño in 2020. The project focuses on re-evaluating unused urban spaces with alternative functions. The four-metre-high inflatable ring creates a multi-purpose spatial element that provides shade during the day and serves as a projection surface and light source in the evening.The ring form represents a tonne of CO₂ volume, providing a visual reference to carbon emissions in cities. The amphitheatre located in the lower section serves both as a structural support and a seating area for events. Made from recycled materials, the installation brings a new public experience to the space from the perspective of environmental awareness and user participation.Photos by José Manuel Cutillas..devamı

Plaj House, Portekiz'in Lourinhã bölgesinde, denize yakın bir noktada konumlanıyor. Yapı, araziye doğrudan oturmaktansa onunla hafif bir temas kurmayı tercih ediyor. Dört taşıyıcı duvar üzerine oturan haç biçimindeki platform, yalnızca giriş kısmında zemine bağlanıyor. Böylece evin bazı kısımları boşluk üzerinde yükselirken, teraslar havaya doğru açılıyor. Bu yaklaşım, iç mekânı çevresiyle daha akışkan bir ilişkiye sokuyor.Evin kapalı alanı yalnızca 120 m² ile sınırlı. Fakat tasarım, yüksek tavanlar ve boşluklarla bu sınırlılığı aşmaya çalışıyor. Işıklıklar ve küçük yuvarlak açıklıklar, gün ışığını mekâna farklı açılardan taşıyor. Özellikle yılın belirli günlerinde ışığın içeri düşme biçimi, mekâna zamanla ilişkili küçük sahneler kazandırıyor. Bu, evin gündelik yaşama eklediği doğal bir ritim olarak öne çıkıyor.Cephelerde pencereler duvar yüzeyine gömülerek, iç ve dış mekân arasındaki sınır daha geçirgen hale getiriliyor. Böylece yaşam alanları dışarıya daha açık bir karakter kazanıyor. İç mekânda ise malzemeler çoğunlukla yalın bırakılıyor. Gri sıvalı duvarlar, taş ve mermer gibi detaylarla birlikte kullanılıuor, bu da mekânın fazla süslenmeden, doğal haliyle var olmasını sağlıyor.Peyzaj düzenlemesi de benzer bir anlayışa sahip. Havuz, denize paralel bir çizgide yerleştiriliyor. Evin çevresine eklenen meyve ağaçları, çevredeki doğal bitki örtüsüne katılıyor. Böylece yapı, bulunduğu çevreye uyum sağlarken doğanın döngüsünü de mekânın parçası haline getiriyor.@extrastudio📷 @clemenspoloczek Clemens Poloczek, José Pedro Marques..devamı

Fahed + Architects tarafından tasarlanan Anganwadi, Hindistan'ın Kerala kentinde 76,4 metrekarelik bir arsa üzerinde yükseliyor. Yapı, dökme beton kabuk formuyla ağaçlarla çevrili kısıtlı bir alanı işlevsel bir mekâna dönüştürüyor. Cephenin beyaz, yaprak benzeri panelleri yapının sokakla olan ilişkisini yumuşatıyor ve mevcut ağaçlarla bütünleştiriyor.Yapıda kullanılan geniş açıklıklar, iç ve dış mekân arasındaki sınırları geçirgen hale getiriyor. Çocukların deneyimine uygun ölçekte tasarlanan mobilyalar ve oyun alanları, mekânın işlevselliğini artırıyor. Yerleşim planı ve hacimler çocukların doğal keşiflerini teşvik edecek şekilde kurgulanarak bu yaklaşım, yapıyı yalnızca bir bakım merkezi olmaktan çıkarıyor.__Designed by Fahed + Architects, Anganwadi rises on a 76.4-square-meter plot in Kerala, India. The structure transforms a limited area surrounded by trees into a functional space with its cast concrete shell form. The white, leaf-like panels on the facade soften the building's relationship with the street and integrate it with the existing trees.The wide openings used in the building make the boundaries between the interior and exterior spaces permeable. Furniture and play areas designed around children's needs enhance the functionality of the space. The layout and volumes are designed to encourage children's natural exploration, taking the building beyond being merely a child care center.Photographs: Nayan Krishna, Ram Naresh..devamı